Gerçekten de oyun masasına bir an olsun kuruntuya kapılmadan dokunmak hiç mümkün değil mi?
Modern çağın en genel belirtisi: İnsan kendi gözünde saygınlığını inanılmaz derecede yitirmiştir.
Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise; mıhları gevşek bir gölgeliktir beden çadırı, pek dayanma sakın ne kadar sağlam da görünse.
Hayatı siz kuracaksınız. Nefesinizi üfleyeceksiniz... Hayat... Nefesinizin yettiği kadar.
Bilincimiz ruhun sadece yüzeyi, ki yerkürenin sadece yüzeyini bildiğimiz gibi onun da içini değil, sadece kabuğunu biliyoruz.
Kaderin önüne geçecek kadar çabuk davrananlar, kendilerini de geride bırakmaya mecburdurlar.
İnsan, büyük bir hayretle, binlerce yıllık varolmayıştan sonra birdenbire var olduğunu görür; bir süre yaşar; ve sonra yeniden yok olması gereken aynı oranda uzun zaman gelir.
İsteklerimizi sınırlamalayız, arzularımızı dizginlemeli, öfkemizi bastırmalı, bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.
Kısa süre sonra kurtların bedenimi yiyeceği düşüncesine dayanabiliyorum, ama felsefe profesörlerinin benim felsefemi kemirdikleri düşüncesi ürpermeme neden oluyor.
Bin yıllık savaşlar Batı'yı sağlamlaştırdı; yüz yıllık "psikoloji" ise can havline kaptırdı.