Adamın biri eşeğiyle düşmüş yola
Varmış pek çok acelesi
Lâkin boğazında kalmış hevesi
Eşek huysuzluk etmiş
Hiç ileri gitmemiş
Yol kenarındaki pislikleri bir şey zannetmiş
Başlamış koklamaya onları
Yaklaşmış heybedeki meyvelerin sonları
Adam, yürü demiş; yürümemiş
İnat etmiş, gitmem demiş.
Adam da toplamış pisliklerden, koymuş heybeye
Döve döve getirmiş eşeği tekrar köye
Bağlamış bir güzel ahıra
Ona yem vermemiş, vermiş sadece katıra
Eşek başlamış anırmaya
Yem istiyormuş, koymuş kafaya.
Adam almış torbayı, çıkmış dışarı
Doldurmuş içine yoldan topladığı mayısları
Bağlamış torbayı eşeğin boynuna
Eşek birden son vermiş anırmaya,
Başlamış torbadakilere saldırmaya
Fakat o da ne?
Bunlar yem değil, pislik!
Başlamış kafasını sallamaya
Beddualar ediyormuş torbaya
Çıkarmak istiyormuş torbayı
Sallıyormuş durmaksızın kafayı
Adam demiş:
_ Be eşek, madem yemeyecektin de
Beni niçin eyledin yolda.
Bu torba kalacak senin boynunda
Aynen böyle bir olay olmuş bir memlekette
Allah�ın yolunda yürümekten bıkmış ahâli
Batı�nın pisliklerini canları çekmiş
İçkisini, kumarını, fuhuşunu istemiş
İ.T. tâifesi de düşmüş başlarına
Bağlamışlar Batı�nın pislik torbasını başlarına
Önce heveslenmişler,saldırmışlar torbaya
Sonra çıkarmak için başlamışlar çabaya
O gün bugün başlarını sallarlarmış
Boyunlarındaki heybeyi kimseler çıkarmazmış
Akılsız eşekleri işte böyle cezalandırırlarmış.
� ö.ç.m �