Kayar gider meçhule,
Boyası silik
Pejmürde saman çöpü.!
Düşmüş her nasılsa dereye.
Bazen bir dalga
Bazen da akıntı sürükler,
Kimi yerde takılır
Ya bir söğüt yaprağına
Ya da yosun ağına.
Kalır orada zaman elverdiğince.
Kurtulursa takıntılarından,
Başlar yeni, yep yeni bir macera
Ufukta bekleyene doğru..!
Islak ayaklı güvercinin,
Gagasıyla sunduğu
Yeşil zeytin dalını
Taşımıştı bu sular
Birgün bile ah demeden..!
Yüzlerce yıldır
Kalabalık ayaklar, bastı geçti üzerinden
Geleceğe iz bırakmadan.
Çok fatihler gördü
Ne fetihler geçirdi
Hep bir sonraya miras kalarak.
Etrafına çakılan tel direkler,
Çürüdü, zamana direnemeden.
Gelin misali
Zemheride görücüye çıkarıldı
Yağan kar'a aldırmadan.
Bir yıl dört mevsim ama,
Donsa da
Hep aynı yaşadı.
Mevsimler değişti.
O yerinde sabit kaldı.
Bir şey hariç;
Hoş bir heyecan sarar,
Daha büyük suya karışınca.
Ne sap kalır, ne de saman,
Deniz denilen ummanla buluşunca..!