şehir kar ağlıyor
gece
bir sigara uzunluğunda
ve bir sigara kadar ılık
düşünmek ile delirmek arasındaki
korkunç araftayım
şehir kar ağlıyor
ve ben binbir kere yalnızım
yalnızlığım
Allahsızlığın geometrik evreninden daha büyük
yalnızlığım
acınılası bir intihar biçimi gibi
tarifsiz bir yük
yalnızlığımın
ne kadarı benim eserim, bilmiyorum
şehir kar ağlıyor
aylak sokak köpekleri kar..
dilimde matiz bir ıslık ile
beynimdeki orkestrayı piç ediyorum
ağlıyor muyum
yoksa
kar taneleri yanaklarımda
intihar mı ediyor,
kirpiklerimden asılarak..
bilmiyorum
şehir kar ağlıyor
sokaklarda hatıralaşmış acılar var
yine de acıtıyor
güzel bacaklı bir Fransız fahişesi
güzel gözlü bir kumsal sarısı orospu
güzel sokak çocukları
aylak sokak köpekleri
ve piç edilmiş bir ömür
şehir kar, içim kan ağlıyor
şehir kar ağlıyor
gece
bir sonsuzluk boyu boğucu
bu şiiri hiç kimseye yazıyorum
bu saatlerde bu şehir
bir şehir bile değil
ve henüz
bu orkestra çalıyorken
bu şiir
bir şiir bile değil..
şehir kar ağlıyor
hangi dinin tapınağında ağlamalıyım?
kar yağarken neden böyle ağlamaklıyım?
bu gözyaşlarıyla beni hangi Tanrı affeder?
hangi din beni kabul eder?
bu şiir
hangi zaman diliminde okunursa
günahkâr ve Tanrısız olmayan
bir anlam ifade eder?