Işığını yak. Bir gülümseme yak. Başlangıçta o sana zor gelse bile, yeni bir şey öğrenmek için veya şimdiye kadar anlamadığın bir şey için ilgi yak. Seni çevreleyenleri dinleme kapasitesi yak. Senin çevrende olan şeyleri dikkatli bir şekilde görme kapasiteni yak, beklemediğin harikalar bulacaksın. Gelecek gün için ve hatta bugün için umut yak. Yaptığın şeylere neşe ile bak ve tatmin olmak için onu iyi yap. Diğerlerinin yaptıkları veya yapmadıkları için acı çekme; kendi işine yoğunlaş ve başlangıçta inandığın gibi diğerlerinin o kadar kötü yapmadığını göreceksin. Başarmak için maceraya fırla: düşünce olarak bile yenilgiye yol açma. Basit olsa bile kaderinin önemini algıla, çünkü o zaman kendi hayatını değiştirebilirsin ve hatta yer aldığın tarihi bile. Çünkü o zaman gecede (zor zamanlarda galip gelmeye) yenmeye başlamış olacaksın.
Evrim, ne iyi niyet ve ilhamla ne de tokatla elde edilemez. Uygulamak için bilgi ve inatçılık gerekir yani düzen.
Kederliliğin ve neşenin şeylerin içinde olmadığı aşikârdır. Bizim içimizdedir.
Tüm doğa, bir düzenin, bir yasanın yansıması olan gözle görülen bir ritme göre hareket eder.
Çaba, bizim gerçek boyutumuzu kazanmamızı sağlar. Sınırlarımızı aşarak, neyi başarabileceğimizi ve hangi düzeye ulaşabileceğimizi biliriz.
Devamlılığı, kendi yerine girinceye kadar durmadan çivinin başı üzerine vuran bir çekicin darbelerine benzetmek mümkündür. Devamlılıkta hedeften gözünü ayırmaksızın, gelen-giden çekicin ritmi de vardır.
Çaba hayatın yasasıdır, sınırlar ve sınırlamalar için panzehirdir.
Cömertlik sadece verme arzusu ile değil ama verdiğimizi sürekli geliştirerek ve artırarak gerçekleştirilir.
Cömertlik, fazla olanları değil bizde olan en iyi olanları vermektir. Cömertlikte miktar kadar kalite de önemlidir.
Disiplin, iradeden düzene, yasadan dengeye kadar her şeyi kapsar.