İşi düşmüştü devlet dairesine
çare arıyordu kanayan yarasına
elinde sımsıkı tutup dilekçesini
çaldı kapıyı şapkasını alıp eline.
Hayret! Memur masasında uyumuyordu
bakıp yüzüne bir de gülümsüyordu
ne sevimli ne güleç bir insandı ki
o tatlı sesiyle �buyrun efendim� diyordu.
O da nesi... Bir rüzgâr esiyordu
gecenin ayazı iliklerini donduruyordu
elinde sımsıkı tuttuğu dilekçesiyle
bir bankın üzerinde sabahı bekliyordu.
Devlet dairesine bir uğrayıverecekti
hal hatır sorup gönüllerini alıverecekti
purosunu şöyle bir düzeltip ağzında
kapıyı da çalmadan içeri dalıverecekti.
O binlerce rüyanın gerçeğini yaşayacaktı
oturup koltuğa bacak bacak üstüne atacaktı.
Memurla birlikte attığı kahkahalar
parkların banklarında yankılanacaktı.