Matruşkalar gibi her yaştayız
Yüreğimiz çizilir annemizi ararız
Söküğümüzde müdür muavininin bakışı
Kırmız gül lise çıkışında
Çingene pembesi yerde tepinen çocukta..
7 yaşında özenerek baktım yan sıradaki inci yazıya
Hala ezilirim..
Tutkular da eklenir gelişirken
Bıraktığın yerdedir yeni gelen..
Saatime ilk dokunuştan
Tuzlu duvar gölgelerine
Hiç ayrılmadım hiç kimseden
Hiçbir kapı kapanmadı
Yalnız tekrar geçmeye fırsatım olmadı
Ne çarptıysa beni 20�sine kadar çarptı
Tekrarlanıp durdu duygular..
Belki azıcık büyüdü sanrılar
Anılar neyi çağırırsa onu severim artık..
Tanıdığın tanımadığın kadar şaşırtmaz seni..
Anlayış kadar sıkıcı ne var..
Her yaşını sevebiliyor musun
Göğsüne bastırıp bebekliğini
Sarılıyor musun sevdasını anlatamadan
Aldatılan genç kıza..
Gülümseyebiliyor musun inandıkları uğruna
Kendini ve inananları aldatana..
Herkesi sevmenin ve güvenmenin ne büyük haksızlık olduğunu
Farkedebiliyor musun..
Tek gerçek aynalarda
Yansıman nasılsa kendine
Öylesin..
En küçük matruşkada kalan kırgınlıklar..
Bakarsın kabuğunu çatlacak..
Oysa her soru yanıtını bulur,
Fırlat maviliğe, usulca süzülür
Su kendi yatağını yaratır
Çaresiz kalınan yalnızca kurallar.
Bir de uçar gibi merdivenler kalır..
Bir telefon sesi, bir çağrı..
Yaşananlar mı..
Anılardan silinen birer ayrıntı..