Nice insanlar gördüm,bildim,tanıştım
Sevgi için didindim,kalpten çalıştım
Hiç vefa görmedim ya , öyle alıştım
Aklımı aldılar da, baş kaldı bana..
İyilikle yaklaştım hep sömürdüler
Yine de kucak açtım kin sürdürdüler
Bir tebessümü bile fazla gördüler
Bir birinin düşmanı kaş kaldı bana..
İyileri dost bildim, dostluk ettiler
Hasret girdi araya, gözde tüttüler
Ne de çabuk dönülmez yere gittiler
Mezarların başında taş kaldı bana..
Ne acılar yaşadım,ne günler gördüm
Yılları katmer katmer sabırla ördüm
Ne dert beni öldürdü,ne sefa sürdüm
Gözlerimin mirası yaş kaldı bana..
Emek verdim yerlerden yere attılar
Üç kuruşa ömrümü, bana sattılar
Benim emeğim ile keyif çattılar
İçi boş tencerede aş kaldı bana..
İnsanları sıraya çekip dizmişler
Sırası gelenlere hak verirmişler
Dediler: " Dayın yoksa olmaz bu işler "
Benim sıram gelince: Naşş..! Kaldı bana..
El alem aya vardı, taşınmayacak
Ayakları yollarda aşınmayacak
Neredeyse kendini ışınlayacak
Sen böyle geri geri koş kaldı bana..
Sebil olmuş her taraf nimet taşarmış
Uyanıklar burada rahat yaşarmış
Kullansam da aklımı, beni aşarmış
Dolu küpün içinde boş kaldı bana..
Gündüzleri, geceye döndürüyorlar
İçimdeki ışığı, söndürüyorlar
Karanlığı üstüme sündürüyorlar
Güneşin aydınlığı, loş kaldı bana..
Yüreğimden neşeyi zorla söktüler
Yaralara ıstırap, keder döktüler
Kabus gibi üstüme gelip çöktüler
Acılardan zevk almak hoş kaldı bana..
Anlamadım ben kime nettim, neyledim
Sözümü dinleyene tatlı söyledim
Bilemedim nerede yanlış eyledim
Ciğerimi yaktılar döş kaldı bana..
Hep yenildim kadere, hiç yenemedim
Şansım ardımdan güldü,ben dönemedim
Talih bir deve olmuş; yuh..! binemedim
Mutluluğu tatmaya düş kaldı bana..
Doldu, taştı içerim tuttum kendimi
Bıraksaydım yıkardım, ömrü bendimi
Murada erdirirmiş sabır dendi mi
Sıka sıka kırılmış diş kaldı bana..
Heba ettim ömrümü hep eller için
Nefesimi tükettim taş güller için
Ben ki kum zerresiyim bu çöller için
Rüzgarlarda savrulmak iş kaldı bana..
Bolluğun fırınına girip piştiler
Öyle hızlı büyüdü ve de şiştiler
Hem çok oburlar hem de demir diştiler
Kebabı onlar yedi, şiş kaldı bana..
Şehri bile terk etmiş atı alanlar
Onların bıraktığı bize kalanlar
Uydurdular ye diye türlü yalanlar
Kargaların ikramı leş kaldı bana..
Tepemize vicdansız başlar dikildi
Yüreklere hep acı , korku ekildi
Aklı selim olanlar dara çekildi
Ayıklar geçti, gitti keş kaldı bana..
Benim olanı döktüm ben önlerine
Onlar kara göründü ak günlerine
Benim olanlar kaldı kar yanlarına
İki elimde iki , beş kaldı bana..
Ben de sığınacak bir gönül aradım
Bedenlerin içinde yürek taradım
Umudum yorgun düştü; şansa, muradım
Bir hayırsız , vefasız eş kaldı bana..
Seneler onlar için baharmış, yazmış
Yandım Allah..! Diyenin, nidası sazmış
Vay anam.! bu insanlar sapıtmış, azmış
Dört mevsimden geriye, kış kaldı bana..
Gayesi hep yenmektir her pehlivanın
Yenilmek te, yenmek te er pehlivanın
Vurdum sırtını yere şer pehlivanın
Sırtı gökyüzünde tuş kaldı bana..
Arınmışlar hamamda kederden,kirden
Havuzları altından; büyük , nehirden
Toplamışlar suları dağdan, şehirden
Yağmurun suyu ile duş kaldı bana..
Talihin durmaz uçar bir kuşu varmış
Şans toplayıp başına bir gün konarmış
Talih kuşu bir değil,herkesin varmış
Kanatları kırılmış kuş kaldı bana..
Affetmek büyüklüktür; böyle bilirdim
Hiç hata etmesem de ben af diledim
Büyüklük sizin olsun, affedin dedim
Nezaketin cevabı, çüşş ! Kaldı bana..
Hayvanlar anlaşırmış ya, koklaşarak
Birbirini tanırlarmış yaklaşarak
İnsanlar da anlaşır ya konuşarak
Ben konuşmak istedim, ŞŞŞ...! Kaldı bana..