Şiir Arama

Mehmet Çoban - Hasan Hüseyin

Küçükken hatırlarım
Ekim aylarında
Kışı gelirdi Isparta'nın

Çok küçüktüm
Beş yaşlarında sanıyorum
Benden iki yaş küçüğüm
Kız kardeşim vardı
Vesile idi adı
Üç yaşlarındaydı
Bir de ufacık bir bebek
Sürekli ağlayan
Yataktan kalkamayan
Kardeşim Hasan Hüseyin
Yüzünü hatırlamadığım bir oğlan

O an kavrayamadığım
Şimdi ise hatırladığım
İki oda bir salon olan
Salonu ortadan ayrılan
Gece kondu tipi
Küçük bir evimizdi
Daha sonraları evimizin
Önüne odalar yapmıştık
Genişletip büyütmüştük

Havada pus vardı
Dışarısı kuru ayazdı
Sobamız yanıyordu
Bebek Hasan Hüseyin
İniltilerle ağlıyordu
Anam ortada dönüyordu
Bize bağırıp çağırıyordu
Derken dayım geldi
Anam onunla konuştu

Dayımın bir atı vardı
Atına biner dolaşırdı
Ata bindir diyordum
Sürekli çekiştiriyordum
Anam bana kızıyor
Dayımla konuşuyor
Bize bağırıp çağırıyordu
Dayıma 'hadi çabuk olalım
Enişten gelmeden evden çıkalım”
Diye sesleniyordu.

Bir müddet sonra
Eşyalarımız yüklendi ata
Düştük akşamüstü yola

Bebek kardeşim ağlıyordu
Hafiften yağmur yağıyordu
Güneş batmış hava kararıyordu

Minik ayaklarımızla
Yürüyorduk karanlıkta
Bazen dayım kucaklıyor sırayla
Bazen anam susun diyor, azarla
İniltilerle ağlıyor kardeşim hasta
Sürekli söylenen anamın sırtında

Gecenin karanlığında
Şiddetli yağmur altında
Meşakkatli bir yolculukla
Ulaşmıştık Parabağlar'a*
Anamın babası dedemin
Evi vardı Parabağlar'da

Dayım ocağa ateş yaktı
Anam yatak yaptı
Bizi yatağa yatırdı
Bebeğimiz ağlıyordu
Ben ise korkuyordum
Uyuyup kaldım yorgunluktan
Fazla bir şey hatırlamıyorum

Orada geceledik
Ertesi günü köye gittik
O gün babam geldi
Isparta'ya bizi geri getirdi
Kardeşimiz Hasan Hüseyin
Isparta'ya geldiğimizde ölmüştü

Evimiz mezarlık dibindeydi
Oraya gömdük kardeşimizi
Babam başında ağlıyordu
Anam ise evde ağlıyordu
Ben anlamsız seyrediyordum
Kız kardeşimle itişiyordum

Şimdi o anıları andıkça
Gömülüyorum karanlığa

Anam hasta çocuğunu
Alıp tutmuştu köy yolunu
Köye varamayacağımız için
Gecelemiştik Parabağlar'da
Kardeşimiz oldu iyice hasta.

Sonradan çok sorguladım anılarımı
Hatırladıkça ölen kardeşim Hasan'ı

Anamla babam kavga etmişti
Her zaman sürekli ederlerdi
Anam kavgada köye kaçardı
Arkasından babam gelir ağlardı
Bizi alır geri getirirdi
Bir müddet böyle giderdi

Bebeğimizin hastalığında
Götürülecekken doktora
Evimizde çıkmıştı kavga
Anam küsmüştü babama
Hasta çocukla düşmüştü yola
Anlam veremedim hiç olanlara
Bugün geçmiş kanıyor içimde yara

Hasan Hüseyin yok şimdi
Daha bir buçuk yaşındayken
Hastalığa, ilgisizliğe yenildi
Anama babama sorarsan kaderdi
Allah verdi, Allah aldı, ne edelimdi

Sorumluluğun peşinde koşmak
Bencil duygulardan arınmak
İnsanın üzerinde temel görevdi
Geçmişim deliyordu bu özleri
Seyirde karanlıktan cehaletin gözleri
Tekerliyordu insan arabesk sözleri
Vurdumduymazdı kalbi,
Aklı ise hiç mi hiç düşünemezdi
Genelde bencil duygularına yenildi

Kış başlangıcı
Dışarıda hava yağışlı
Bebeğimizin hastalığı
Bitirememişti kavgayı
Küslük getirmişti ayrılığı
Dönüşte kardeşimin mezarı
Oradan bize bakıyordu
Bir ana, bir baba arıyordu

Kültürsüzlük cehaletin karası
Evlerde dolaşıyordu sorumsuzluk dalgası
Çocuklar perişan, hastalıklı, ağlamaklı
Yaşam sanki kendi başına yaşama yarışı
Sorumsuzluklarda yaşayanlar çokça şanslı

02.09.2008 - İzmir



Kardeşim Hasan Hüseyin Çoban
Doğum: 15.03.1955 – Ölüm: 21.10.1956
1,5 yaşında iken hastalıktan öldü.
Bugünse hatırladığım ilgisizlikten öldü.


*Parabağlar = Dedemin çok geniş arazisiydi. Isparta ve Sav kasabası arasında, güneydeki dağlarının eteğinde, Minasın denilen mevkiin altındaydı. Parabağlar'ın alanı geniş olduğu için, yazın çalışmak orada yatılı olurdu. Onun için dedem oraya iki katlı, altı ahır, üstü insanlar için güzel bir ev yapmıştı. Yazın bizlerde çalışmak için oraya giderdik. Parabağlar'a çalışmaya gelindiğinde yaklaşık iki üç ay oradan köye gidilmezdi. Dönüm olarak çok fazlaydı. İçinde, bir sürü bahçe, tarla, dağ vardı. İki tane taş ocağını dedem çalıştırmaları için kiralamıştı. Kısacası Parabağlar kocaman tepenin de içinde bulunduğu etrafında bağlar, bahçeler, tarlalar olan bir yerdi. Şimdi ise oranın yarısını çay aldı. Devlet oraya el koydu. Zira oraya para bağlar denmesinin nedeni sürekli para bulunmasıydı. Çünkü orası geçmiş toplulukların yaşam alanıydı. Biraz kazılınca evler çıkardı. Söylendiğine göre eskiden orada çok para bulan olmuştu. Şimdi orada devlet kazı çalışmaları yaptırıyor.


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.145.8.2

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.