Bir gün ansızın, bir haber gelir,
Derler rahmetli olmuş,
Dünya, sanki yıkılır üstüne.
Merhumu, yatırırken mezarın içine,
Beraber yaşadığınız anılar gelir, geçer,
Gözünüzün önüne.
Ölmek istersin, onunla birlikte,
Kaskatı kesilmiş, cansız bedenini,
Toprağa verirken,
Öldüğüne, inanmak istemezsin,
Yanında, seninle birlikte ağlayan,
Kalabalığa takılır gözün.
Sevdiklerin gelir gözünün önüne,
Sevdiğin elini uzatmış, teselli etmek ister,
O an düşünürsün, bana muhtaç biri var diye,
İçinde bir küskünlük başlar,
Neden öldün, terk edip gittin beni.
Bende muhtaçtım senin sevgine,
Mezarın içine tahtaları dizmeye başlarlar,
Toprak atarken üstüne,
İçindeki küskünlük feryada döner,
Sıralı tahtalara bakarsın, yıkılmasın üstüne diye.
Acı çekmesin istersin buruk bir üzüntüyle,
Mezardan uzaklaşırken,
Yakın dostuna, sarılıp ağlamak gelir içinden,
İçini kuşku sarar, her gün günden güne,
Özlem ateşi sarar derinden.
Aklın çıkar, bir daha kaybetmek istemezsin,
Sevdiklerini,
Dostlarını aramak istemezsin,
Acı haber duyarım diye.
Çalan kapıyı açmak gelmez içinden,
Annem, babam ne bilim özledim, içim buruktu birden,
Aklımdan çıkmadınız, unutmak mümkün mü?
Muhtaçken sevginize…