Şiir Arama

Turgut Baki - Kuşlar, Kediler Ve...

�Sol yanım sendin
Sağ yanım kar yanığı
Havada fırtına boran

Kuşları tutun
Kedileri bırakın

Sol yanım sendin
Sağ yanım deniz
Ve havada yosun kokusu

Toplayın kuşları
Gidiyoruz
Bahar gelmiş
Baksana

Kedileri bırakın..! �

...demişti, bir şair dost, Mim Kemal Ertuğrul

nice baharlar geldi geçti, ömür nerdeyse sona erişti.
şimdi kuşları da bırakın, kedileri de.

bak yeni hatırladım, sen kedileri hiç sevmezdin
nankör derdin kedilere, çok vefalıymışsın gibi
bunun için mi hatırlamıyorum gözlerini?
sahi senin gözlerin...
senin gözlerin ne renkti ki?
hatırlamıyorum bak!

belki yeşildi,
yeşili sevdiğim için olsa gerek bu ara
seninki yeşil olsun yani aklımda
benimki de her zamanki gibi kara

kara dedim de
ne güzel saçların var diyordun ya,
kapkara
şimdi kar yağmış saçlarıma ara ara

geçen ömür de kışı hatırlatıyor sanki insana
hayret!
o kara saçlar nasıl da beyazladı üç beş yılda!
ama iyi ki gözlerimin karası, hala kara.

senin gözlerin yeşildir
benimkilerse kara
nerden geldin ki durup dururken aklıma?

ben hala bir günah kadar beyazım oysa
sense,
tövbe kadar kara...

ve benim bir kedim var artık

düşten uyanan kedimin
mağrur bir aslan edasıyla gerinmesini
izlemenin keyfini çıkarıyorum bu ara

iki güvercin havalanıyor bahçeden
aniden kayboluyorlar boşlukta

pencereden bakıyorum, hiçbir mevsime uymuyor şehir
akşam olmak üzere
hele bir karanlık çöksün
olacaklar malum
gene geriye sarılır ömrümün belgeseli
yer yer kopuklarından yamalı film
dönmeye başlar
derine işler acı

aşk üstüne olan kısımlarını hiç kaale almıyorum

aşkı
herkes kendine biçer, eksik bir düğme gibi
ve ben gibi yalnız kalır iliğin ıstırabı

aslında tövbe! yalnız değilim yokluğundan gayri
bu ara tüm yaşanmışlığım
yüzleşmelerimde her gece benimle

kuşlar ölürse gökyüzü yalnız kalır
hem özgürlüğün sembolüdür kuşlar

kuşlar ölmesin
ölmesin ki unutmasınlar özgürlüğü insanlar

bir tüyün yavaşça süzülüşü gibi yere
gece usul usul çörekleniyor üstüme.

martılar dışında tüm kuşlar çekildiler ortalıktan

bahçe duvarında bir kedi
ve onu izleyen diğerleri
kesin bizimkini görmeye geldiler

ondansa tık yok
kalorifer peteğinin önündeki mindere kurulmuş
televizyon izliyor

kuşlar konulu bir belgesel

ne düşünüyordur acaba?
onları yakalamayı mı?
neden onlar gibi uçamadığını mı?

bir şeyler içeyim desem, erken
bu saatte olmaz
olmamalı da!
abarttım gene bu ara.

yoksa bir şeyler mi yesem?
ama canım istemiyor ki!

bir sigara yakıyorum
derin bir nefes çekiyorum
bir nefes daha

göz ucuyla dumanı takip ediyor kedi

parmaklarımın arasındaki yangıdan
anlıyorum ateşin sonla kavuştuğunu
basıyorum kül tablasına
izmarit nerdeyse yok denecek kadar küçülüyor
külü kendinden çok

kedi pencere önünde dışarıdaki arkadaşlarını seyrediyor

açsam mı acaba camı?
yok yok gece gece olmaz
gider gelmez şimdi bu deli
çıktı mı sokağa unutuyor kendini
yağmur da yağıyor üstelik
ayaza kesmiş rüzgarlar savruluyor bahçede
üşütür bu gene kesin
alışık değil ki sokaklara ciğerci kedisi gibi!

belgeselden başka ne var acaba televizyonda?
pek de sevmem seyretmeyi ama
her daim çalışır durur kısık sesle de olsa
tıpkı müzik seti gibi

sessizliği seviyorum yine de
yalnızlığı sevdiğim kadar

rahatsız etmiyor bu sesler beni
duymuyorum bile
kalabalıklar içindeki yalnızlık gibi geliyor bana

fransızca anlamasam da Arte�de hep güzel film olur

al işte bir tane daha!
belli ki film henüz yeni
ama siyah beyaz tadında

adam komodinin üstündeki tabancayı alıyor
belden yukarısı çıplak

kombinezonlu bir kadın, adamın gözlerini bağlıyor

eski bir gramofona yürüyor sonra

adam derin bir nefes çekiyor sigaradan
sigara değil resmen ot bu

iç burkan akordeon nameleri yayılıyor fona

sıyırıyor üzerinden kombinezonu kadın
gelip ilişiveriyor adamın yanına

kadın çıplak

göğsünü bastırıyor adamın göğsüne
dudaklarını dudaklarına

soluksuz kalıyor adam

tüm dumanı üflüyor kadın havaya

adam,

��toprağını bol tut sardunyaların
bir anlamı yok ama, menekşeyi de sula
küçücük bir çivi çak sonra karşı duvara
asacak bir şeyler bulursun sen nasıl olsa��

diyor kadına

yok yok demiyor tabi ki, ben yazıyorum gene
uyduruyorum resmen
fransızca anlamıyorum ki zaten

kadının ve adamın bedenleri dolanmış birbirine
sevişiyorlar delice

görüntü odada geziniyor

bir silah sesi duyuluyor sonra

pencere önünden güvercinler havalanıyor aceleyle

üşüyorum!

kedi nerede?

kapatıp televizyonu
çalışma odasına geçiyorum

kedi de ardımdan

acaba diyorum

kediler de kuşlar gibi uçsaydı
uçabilseydi eğer

düşüncesi bile korkunç

havada bir katliam, düşünemiyorum

ama en azından uçan en büyük memeli olurdu kedi
hostesleri saymazsak!

ufff iğrenç bir espri oldu bu şimdi

nasıl yapabildim ki?

demek ki yüzleşme saatlerim yaklaşıyor gene
böylesine saçmalayabildiğime göre!

gerçekten kedi kuş gibi uçabilseydi eğer
bizimki yine de uçamazdı gerçi
hiç uçan tombul bir kuş görmedim şimdiye kadar,

...ki bu kuş değil, kedi

hem kediler uçabilse de uçamaz ki bizimki!

uçsa özgür olur
terkeder belki beni

terkeder mi o da?

yok yok etmez
seviyor kedi beni

en az benim onu sevdiğim kadar

etse çoktan ederdi
çok fırsatı oldu çekip gitmek için

en uzun ayrılığı birkaç saat sürdü

oysa geri dönüşünü beklerken
benim için asırlar geçti sanki

iyi ki varsın be kedi!

ben çok seviyorum seni

sen de seviyor musun beni?

heyyy pis fırsatçı in tepemeden

yok ya da orda kal
ben böyle bir sevgiyi
başımın üstünde taşımaya razıyım hep.

kediler uçamaz
kuşlar uçar

ve kediler hep kuşları kovalar

kuşlar özgürdür oysa

saçmalıyor muyum?
biliyorum

aklıma düştün çünkü

senden kurtulmaya çalışıyorum

hepsi bu...


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.144.100.252

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.