şimdi sen
her gidişinde olduğu gibi
ardına bakmadan öylece gittin ya;
bil ki bu kez döndüğünde ben olmayacağım
eminim şaşıracaksın
bu kez seni beklemediğim
ve yalnızlığımı da alıp yanımda götürmediğim için
öylece ardımda bıraktığım yalnızlığımı
yağmalanmış bulacaksın üstelik
daha bir şaşıracaksın
öylece bakakalacaksın
�sen gittin gideli
takvimler aynı tarihte asılı kaldı
ben yine bıraktığın yerdeyim� diye başlayan
notlar olmayacak
�baharlar doğacak birazdan kara kışın kalktığı topraklardan
oysa sensiz baharı neyleyim ben? � diye karalanmış satırlar da
�uzanıp gecenin koynuna
yıldızların değil de
gözlerinin hayalinde sabahlamak var ya� diye başlayan
o mektubu da unut gitsin
şimdi gözlerini bile hatırlamıyorum çünkü
her sabah sensizliğe uyanmak
ölümün soğuk kucağında uyanmak gibi değil artık
�bahara adanmış bu sevda kış ortasında mı bitmeliydi? � de demiyorum
içimdeki tüm denizler durgun şimdi
yokluğuna çığlık atmıyor martılar
sükunetin o dayanılmaz hafifliğiyle sarhoşum
hiçbirşey hissetmiyorum artık
hiç - bir - şey!
ne zaman ki kurtarabildim kendimi
gözlerinin esaretinden
işte o an anladım ki
seninle düz bildiğim tüm yollar hep yokuşmuş
yalnızlığa demirlenmiş gemiler gibi
sensizliğin limanında beklerken
boşuna yıpranmışım
çıkmadık candan ümit kesilmezmiş ya!
doğruymuş
umut besleyebilmek güzelmiş yarına
umut besleyebilmek güzelmiş kendi adına
işte yine küçük bir serçe edasıyla
atmaya başladı yüreğim şükür
şükür kurtulabildim gözlerinin esaretinden
şimdi öfkeyle rüzgarın eteklerine fırtınaları doldurup
savursan da ardımdan
nafile
senli yangınlardan arda kalan
küllerime daha bir sahibim şimdi
elimde bana kalandan
kendimi yeniden yaratmam an meselesi
bil
bil ve benden uzak dur!
bir kez silkinip kalktıktan sonra
sensizlik öldürmüyormuş
artık biliyorum
öleceksem bu kez yazgımdan olacak
seni özlemekten değil
huzurla kapatıyorum artık
uykuya hasret gözlerimi
ve güneşin sıcaklığıyla gülümsüyorum güne
ve günler ki
nice umut dolu
yeni günlere gebe
merhaba hayat!
ben döndüm