Şiir Arama

Ümit Bilgin - Sıtkı Baba

Bir gece geziyordum hava çok soğuktu
Sokaklar bomboştu kimseler yoktu
Uzakta bir ışık vardı merak ettim o neydi?
Lambası yanan yer köhne bir meyhaneydi
Eğildim cama doğru kafamı uzattım
Buğulanmış pencereden içeriye göz attım
Kimseler gözükmüyor meyhane bomboştu
Aydınlık da değildi içeri biraz loştu
Ortada sobayı görünce çok sevindim
Sıcakta iki tek atmaya karar verdim
Kapıyı aralayıp içeriye süzüldüm
Köşede oturan meyhaneciyi gördüm
Masalarda küllükle sürahi duruyordu
Meyhaneci bir köşede yalnız oturuyordu
Selam verdim önce,aleykümselam dedi
Hayır olur inşallah bu saatte gelen dedi
Dedim ki üşüdüm iki tek atacağım
Birazcık ısınayım sonra gidip yatacağım
Sobanın yanında duran masayı gösterdi
Masanın üzerine beyaz bir örtü serdi
Tabak çatal getirip ortaya servis açtı
Beni mahsun görünce adamın tadı kaçtı
Derdin ne bu saatte sokakta ne gezersin
Boş ver be meyhaneci kendini ne üzersin
Bir şişe rakıyla birazda meze getir
İki sohbet edelim şöyle karşıma otur
Olur beyim dedi,istediğimi getirdi
Bir sandalye çekip tam karşıma oturdu
Önce şişeden birer kadeh doldurduk
Haydi şerefe diyerek bardakları kaldırdık
Hoş geldin evladım adın ne diye sordu
Gün görmüş babacan birine benziyordu
Adıma Sivaslı dertli ümit de gitsin
Karşılıklı demlenelim dertten ne varsa bitsin
Öyle olsun evladım hele doldur içelim
Kafalar dem tutsun şu sohbete geçelim
Rahat ol evladım mekan senin sıkılma
Ölçülü git aman ha kendini sakın salma
Ufak tefek girişle başladık muhabbete
Vakit ilerledikçe neşe geldi sohbete
Kendi kendime çok iyi adam diyordum
Babayı sevdiğimi şimdiden hissediyordum
Haline çok üzülüp dayanamayıp sordum
Usanmadın mı baba sarhoş kahrı çekmekten
Elin kahrına katlanıp herkese dil dökmekten
Ne yapayım evladım ekmeyim bu dedi
İşini anlatırken maziye gidiverdi
Duvarlara iyi bak her taraf yazı dolu
Her yazıda sitem var birazda sızı dolu
Tam kırk yıl önce başladılar yazmaya
Korkumdan boyatmadım kıyamadım bozmaya
Bu yazıyı yazanın çoğu öldü diyordu
İçi burkularak hafifçe gülümsüyordu
İstersen kalemi al ikide sen karala
Baktıkça içleneyim Sıtkı babanı yarala
Kalemi elinden alıp ayağa fırladım
Aklıma ne geldiyse duvara sıraladım

__Ben geldim meyhaneci canım mey ister
Birlikte oturup iki tek atalım
Şöyle bir kenarda bir masa göster
Demlendikçe derdi derde katalım

Sıtkı baba yavaşça kalkıverdi yerinden
Kalemi elimden alıp bir of çekti derinden
Yüzünü duvara dönüp bir şeyler karaladı
Yazıyı okuduğumda ciğerimden yaraladı

__Mezeyle rakıyı koydum masaya
Bu akşam sen benim misafirimsin
Hesabı boş ver düşme tasaya
Dert ortağım sırdaşım sen her şeyimsin

Omuzuma dokundu bir sigara yakarak
Masaya tekrar oturduk ikimiz ağlayarak
Ne içtiysek o akşam boğazımıza dizildi
Sıtkı baba ağlıyordu belli ki çok üzüldü
Pişman oldum,keşke yazmaz olaydım
Babanın dertlendiğini ben nerden bileydim
Yazıyı bırak evladım karşılıklı söyleyelim
Kimse görmez nasıl olsa birlikte ağlayalım
Oturalım içelim bugün sabah edelim
Kafaları bulunca bizim eve gidelim
Olur baba dedim nasıl uygun görürseniz
Siz ev sahibisiniz başlayın isterseniz
Tam buyur edecektim bırakmadı demeye
Birer kadeh daha içtik başladı söylemeye

__Önce şu boşalan bardağı doldur
Ağır ağır içelim sarhoş etmesin
İkimize birden şerefe kaldır
Masamıza gelen efkar gitmesin

Ben

__Düşünme boş bardak kalmaz masada
Bittikçe üstünü ben tamamlarım
Bizim için neşede bir tasada
Ne istersen söyle seni anlarım

Sıtkı Baba
__Bugünden haber ver maziyi bırak
Ne günler geldi ne günler geçti
Yaşı atmış ettim gençliğim ırak
Eğlence tükendi düğünler geçti

Ben
__Ne güzellik nede gençliğin baki
Zamanı yerinde saydıran varmı?
Hiç birşey yerinde durmaz inanki
Feleğe kafa tutup çaydıran varmı?

Sıtkı Baba
__Doğru söylüyorsun çok çabuk çöktüm
Herkesin derdini derdime ekledim
Savurdum ömrümü dağıttım döktüm
Huzur için tam atmış yıl bekledim

Söyleşirken sabah oldu muhabbeti bitirdim
Babayı eve götürüp yatağına yatırdım
O günden sonra babayla bir daha ayrılmadık
Sanki Baba oğul gibi birbirimize sarıldık
O günden sonra her akşam birlikte oluyorduk
Yarın buluşalımmı diye boşuna soruyorduk
Mezeler babadan rakıyı ben ısmarlıyordum
Babanın mekanında çilemi dolduruyordum
Cuma akşamı hariç her gün demleniyorduk
Mevlaya saygımızdan bir gün mola veriyorduk
Kışı böyle geçirdik artık bahar gelmişti
Kışlıkları çıkardık üstümüz incelmişti
Aylardan nisandı yağmurlu bir gün vardı
O gün Sıtkı babada acayip hüzün vardı
Hadi kalk baba dedim bir doktora gidelim
Bırak şimdi doktoru çabuk doldur içelim
Döşümde bir ağrı var yorgunum diyordu
Son günlerde baba erkenden gidiyordu
Bak evlat dedi beni toprak çağırıyor
Tövbe de Sıtkı baba dilin nasıl varıyor
Tövbesi yok bu işin sırası gelen gidecek
Mevlanın takdiri bu kimin gücü yetecek
Ertesi gün işe gittim yerimde duramıyordum
İçimdeki sızının sebebini bilemiyordum
Aniden bir sela verdi çok acı okunuyordu
Selanın makamı içliydi herkese dokunuyordu
Bitmesini bekledik hepimiz kulak kesildik
Söylemez olaydı Sıtkı babayı kaybettik
Yerimden fırladım koşarak evine vardım
Babayı odasında sırt üstü yatarken buldum
Dizimin bağı çözüldü oraya yığılmışım
Babayı o halde görünce bayılmışım
İkindide yıkadık hazırladık cenazeyi
Sıtkı baba geride bırakmıştı her şeyi
Baba sanki hissetmişti öleceğini biliyordu
Sevenlerinin omuzunda makamına gidiyordu
Babayı defnettikten sonra tekrar geriye döndüm
Mazimizde ne varsa onunla beraber gömdüm
Çocukları sonradan çok hayırsız çıktılar
Kırkını zor bekleyip mekanını yıktılar
Ey benim Sıtkı babam hep boşa çalışmıssın
Evlat diye geride kimleri bırakmışsın
Ölümünden sonra semtine uğramıyorum
Ne zaman aklıma düşse kavrulup yanıyorum
Yemin ettim bir daha ağzıma içki koymuyorum
Ümidim olanları yaşanmış saymıyorum

.


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.116.14.48

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.