Bir araya geldi mi babasıyla dayısı,
Mutlaka bir kopya konusu açılırdı.
Kim bilir kaç taneydi ilginç olayların sayısı,
Marifetler bir bir ortaya saçılırdı.
“Ne kopyalar çekerdik sınavlarda Cem ile
“Yakalayamadı bizi, fizikçi Kasap Âdem bile.
Ötekiler durmadan ineklerdi,
Olurdu her biri o gece uykusundan,
Bizim ekip sabahı telâşsız beklerdi,
Kopya verirlerdi bize dayak korkusundan.
Enayiler çalişır,
Biz de yazardık oh! Hışır, hışır”.
...
Babası akşamları geç gelirdi,
O akşam içeri çok neşeli girdi.
“Hanım! ”dedi. “ Al kızart şu balığı
Çocuklari erken yatır, dağıt kalabalığı
Başbaşa kalalım,
Sohbete dalalım.
Sonunda ihaleyi aldik
Öbür şirketler elendi, yalnız biz kaldık.
Değdi doğrusu verdiğimiz rüşvete
Biliyor musun? Yine zam gelmiş ete”.
Bir bardak birayı bir nefeste devirdi
Telefona gitti, bir numara çevirdi:
“Alo Necati! Diyorum ki, şu bizim baldızı
Hani canım, şu geçenlerde bizde gördüğün kızı
Yaş sınırını kaldırtsan da
Sizin şirkete aldırtsan.
Gerçi sınav varmış ama malum formalite,
Ne bilgi aranıyor, ne kalite.
Tanıdığı olan giriyor,
İşini beceriyor”.
Telefonu kapattı,
Bir kahkaha attı
“Necati, aferin sana!
Böyle arkadaş lazım insana”
Çocuk odasına koştu
Babası bu akşam pek neşeli, çok hoştu
Öğretmenin gönderdiği sarı zarfı sırıtarak ona verdi.
Merak ediyordu, acaba neydi öğretmenin derdi?
“Lûtfen biraz olsun ilgilenin” diyordu
“Oğlunuz beni çok yordu.
Kopya, yalan, dolan, ne ararsanız.
Siz bunu başka okula verin bana sorarsaniz”..
Kadıncağıza artık yetmişti
Dün de elinden zorla harçlığını aldığı
Bir kızın velisi şikâyet etmişti
Mektubu okuyunca babanın keyfi fena halde kaçtı
Bir bira daha açtı.
Hatta iki
Dedi ki:
“Bu oğlan bir felaket!
Büyüyüp adam olacak da
Fayda görecek memleket! ”.
İyice sinirlendi
Böyle bir adam değildi kendi.
Biraz daha söylendi:
“Allah, Allah! Bu çocuk sahtekârlığı
kimden öğrendi? ”