Dalından koparılmış bir yaprak gibi
Sürükleniyorum yaşamdan ölüme doğru
Yaşama karşı verdiğim onca mücadeleyi
Gezdiğim şehirleri yürüdüğüm toprakları
Sevdiğim insanları ve ümitlerimi....
Ardımda bırakarak yürüyorum ölüme doğru
Ölüm bir sis gibi çöküyor üstüme
Azrail dolanıyor tepemde ahtapot gibi
Ne etsem ne yana gitsem nafile
Gözlerim kararıyor ruhum daralıyor
Dermansız bedenim soluksuz nefesim VE
Göçüp gidiyorum bu alemden sessiz sedasız
Sarılıyor bedenim beyaz kefenle
Mezarım kazılıyor gamla kederle
Ahbaplar toplanıyor dostlarım ağlıyor
Yıpranmış bedenim tükenmiş günüm
Musalla taşında yatıyorum yorgun
Derinden derine mezarım kazılır
Dizilir tahtalar savrulur topraklar
Soğuk karanlık yapa yanlızlık
Artık ne ay ışığı ne gün ışığı güneş
Sonsuz karanlık ve zindan içinde
Toprak olurum sonsuzluk rüzgarında