ay dolunaya yakın
depreşti yine kadın
gün dönümüne meyyâl
için için ihtilâl
bu seferki zahmetli
bakışları işveli
insin de bağırtayım seni
kulaklarına fısıl fısıl
dudaklarına usul usul
üşümem gerek sema
gir kanıma
kahretsin aynısın yine
ayn(ı) mı çalıyor bulutların
istediğim bu muydu oysa
ay mı utanıyordu yoksa
erkek hiç olmadığı kadar erkek değilse
sakın ama sakın boşluğunda saklama
hangi bağırtının kalıntısı bu
girdikçe delirten çıktıkça gezdirten
geleceğini geçmişine öldürten
köşedeki karaltı söyle o mu
kadın hiç olmadığı kadar kadın değilse
kaynattığı hep aynıdır üç ayaklı sacında
bende de öyle üflentiler var ki
kemendi boynunda kuşları
ayağı suyunda düşleri
üşümüş çok üşümüşleri
gelirler birazdan hep bir ağızdan
simidin var mı can
nicedir ovalarından kovulmuş tayları
fanusunda birikmiş heyecanları
kaynıyor bir anın içinde
bendini yıkan gözlerinden
akma desen de şiir şiir
yakma desen de şehir şehir
söndürmüş ışıklarını bir bir
vuruyor kemiklerine şimdi
tik taklarıyla döndüre döndüre
iliğini söken bir devire
hangi ay kaçmadı ki
kavgası en tatlı yerinden
bak gün doğuyor sabaha
bırak yakamozu gözlerinden
genzine kaçması gerek
hayat denen manzumenin
köpüğü patlayana dek