Sordunuz, işte ömrüm....
yok yerine aynaya harcadığım nefesim..
yine güneş paramparça çürüyüp dökülmede
yalnızlık;
hep o dev, yükselen tonlarca dağ.
eylül günlerini tanıtır bana bir bir.
bu hüzün. bu hüzün. bu ölüm...
açmayın kefenini ölünün
üşüyen damarlarını ısıtır toprak
kokular hangi çiçeğin içinde gizli ?
nasıl tanır insan cinneti ?
kanatlandı gönül pervanelerim..
içimden al ırmaklar dökülürken gözlerime
...ve koştum sesimin tükendiği yere
zayıf cesedin eli elimde
ellerimde yanacak bir kitapta sayfalar,
o vakit itiraf edeceğim...
belki de rakibim yalnızca ölüm.
oysa biz alnımızı doğmak sanmıştık
oysa biz sanmıştık ki
oysa biz...
eylülün sikletini çekemez teraziler...
Yılmaz Kamil Tavukçuoğlu