Bir ipek mendili olmadı hiç
yakasına takılan bir karanfil
yatağında gül yaprakları.
Tam öğrenirken şehrin çıkmaz sokaklarını
dükkân adlarını, güleryüzlü satıcıları
-Çünkü ürkekti ve çatık kaşlardan kekelerdi hemen -
tam öğrenirken bir şehri...
Her yolculuğa umut ve hüzünle başlardı
kocaman saksılarda taşırdı kirazlarını
nazarlıklar asardı dallarına, yumurta kabukları
paslı anahtarlar, önceki evin bırakılmışlığı
isli baca, çatlamış fayans, her şey
her şey bir ipek mendil özlemenin tadında.
Yeni komşular benimserdi severek gülümsemeyi
taş balkonları süslerdi renk renk
bıkmadan silip parlatırdı eski pirinç mangalları
bir ipek mendil özlemenin tadını ekleyerek
reçeller kaynatırdı sağaltım günlerinde.
Şiir yazmak ister de ağlardı her bahar
-Çünkü aşklar yanılgıyla gelirdi
ipek bir mendildi bütün dileği oysa -
ipek bir mendil için taramak saçlarını.
Bir ipek mendili olmadı hiç
ne de yatağında gül yaprakları.