Şiir Arama

Abbas Paksoy - Çoban

Sabah erkenden, şafak'la kalkar.
Keçi'lerinin, süt'lerini sıkar.
El'ine de, bir yağlı sokum yapar.
Davarları önüne, katar çoban.

Bir yöresi var, dönderir oraya.
Göz gezdirir, sakar'ıyla kara'ya.
Bazen gider, ekin'deki araya.
Davarların peşinde, koşar çoban.

Davardır bu, alır gider dikine.
Bazen de, varır dıkılır ekin'e.
Adam söver, yedi ceddi köküne.
Her yerden, nasibini alır çoban.

Yayıp, sulayıp, yataklar davar'ı.
Dağ'da yediği, teleme kârı.
Sökülür mide'sinin, bütün bar'ı.
Bir gölgeye, yan gelip yatar çoban.

Dalmıştır uykunun, derin yerine.
Kalkınca, davar'ın uğrar şer'ine.
Şöyle biraz dolaşır, körü körüne.
Davar'ı bulunca, sevinir çoban.

Göbelek ile Palut, mevsiminde.
Topal keçi bile, kalmaz önünde.
Davarlar yok olur, orman içinde.
Dağ'dan dağa, koşturup durur çoban.

İçinden birini, fazlaca sever.
Geviş'i, ona vermek için ever.
Yanından gitmezse, el'iyle döver.
Onun adına da, ekti der çoban.

Azığında, bir yufka, bir baş soğan,
Göz'lerinden, ağlamak gelir o an,
Soğan ekmektir, boğaz'ını boğan.
Oluğa ağız'ını, verir çoban.

Elif öğretmeği, kenger, ekşimen,
Tekesakalı, dedengil, sülümen,
Menekşe, pürçük, çiğdem var daha nen.
Buları toplayıp, zevkle yer çoban.

Var ya, şu kış ile, ilkbahar arası.
Keçilerin, tek, tek yavrulaması
Ekiz de olursa, çoban'ın şansı,
Ne yapacağını, şaşırır çoban.

Kimi gece kuzlar, kimi de gündüz.
Kimisi belli etmez, meme'si dümdüz.
O mevsimde, hayli çok olur, şom söz.
He mi baytar, he mi çobandır çoban.

Akşam olur, davarlar ev'e doluşursa.
Oğlak'ları ile de, buluşursa.
Çoban da, ayırmaya çalışırsa.
Asla, öyle olsun, istemez çoban.

Lığn, lığn Ayşe de, dolanır peş'inde.
Kara Fatma, hayalinde düş'ünde.
Bir kız bulamaz ki, kendi eşinde.
Evlenip, muradına ersin çoban.

İşte, çoban hayat'ı, böyle geçer.
Soğuk sulardan, döne, döne içer.
Paksoy'um, daima doğa'yı seçer.
Yetmiş'inde, delikanlıdır çoban.


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.147.76.183

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.