Onlar, daha sabiler, günahsızlar.
Sevinç kaynakları oluyor, yazlar.
Oyuncaklarıdır, çamurlar, tozlar.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, görmezler, geçim telaşını.
Önüne koyarsın, yerler aşını.
Yemek ederler, gözünü, kaşını.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, kötü fikir nedir, bilmezler.
Güler yüz olmayan yere, gelmezler.
Nizah çıkarıp, oyunu bölmezler.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, oynadıkça içi açılır.
Zamanı gelir, serpilir saçılır.
O yaşta, oynamak suç olur.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, çocukluğunu yaşasınlar.
Bir gün, sevmeyi, sevilmeyi anlar.
Çocukça gelir, artık o oyunlar.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, öğrenecekler ilimleri.
O gün, anlayacaklar âlimleri.
Toplumdan silecekler, zalimleri.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, insanlığa ışık olacak.
Cihan-ı Âlem, barışık kalacak.
O zaman, insanlar huzur bulacak.
Bırakın çocukları, oynasınlar.
Onlar, neslimizin birer tohumu.
Sevgilerimizin, yoğrulmuş kumu.
Paksoyun, özünde yanan, öz mumu.
Bırakın çocukları, oynasınlar.