Dünyada az bulunan, bir türüdün.
Dul annenin, gölgesinde yürüdün.
Andırın, sokaklarında hürüdün.
Seke seke, gezerdin Gülizarım.
Gençtin, yanağında güller açardı.
Her gülüşün, sevgi gülü saçardı.
Cahil gönlün, havalanıp uçardı.
Şimdi, ne oldu sana, Gülizarım.
Sevgi görmemişsin, halinden belli.
Melek yüzün, balçık çamurla killi.
Bedenin sekteliyor, bozuk pilli.
Neyleyim seni, söyle Gülizarım.
Yerleşip, Avrupada kalamadın.
Gönlüne göre, koca bulamadın.
Çocuk doğurup, ana olamadın.
Kimden intizar aldın Gülizarım.
Hayatı yaşadın, epeyce hızlı.
Vaktin geçiyor, taze gönlün nazlı.
Sevgiyi istiyorsun, çifte fazlı.
Tellerin kalmamış ki, Gülizarım.
Altın bilezikler, kolda dizili.
Domurcuk memeler, cıvık bezili.
Daha ararsın, olmayan menzili.
Dünyada mekân, yoktur Gülizarım.
Bir gün gelir, gönül dağın kırılır.
Zarif bedenine, toprak sarılır.
O zaman, yanına nasıl varılır.
Yolunu, bulamam ki Gülizarım.
Paksoyum, hayatını yazdı böyle.
Bilmiyorum sırını, daha heyle.
Kalan noksanım varsa, sen af eyle.
Kalemin yazmaz, oldu Gülizarım.