Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Ne vakit yokluğu konuşulsa,
Yer kürenin ayak basılan bir yerinde,
Bağrıma karabasanlar oturur, sıkılırım.
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Yıllar ardı sıra günahlarımı taşımakta,
Sırtına umutlar yüklü zaman ağlamakta,
Anlamını yitirmiş aynalar karşısında,
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Dimağımda bu kaçıncı savaş kaybettiğim?
Gülmeye hasret yüzümde bu kaçıncı gözyaşı?
Bu kaçıncı unutmuşluğum zamana karşı?
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Kahır yüklü bulutlar gölgeleri ıslatıyor,
Lisan halimi her dem noksan anlatıyor.
Ruhumda şems guruba kapanıyor.
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Nerdesin isyanımı dillendiren sükut?
Ben renklerin kaybolduğu yerdeyim,
Geleceğin anı tebessümle beklemekteyim.
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Kırıkları dört yanda yüreğimin,
Aykırı benliğimde şarkıları nefsimin,
Raks eden kelimeleri sarmış şiirlerim.
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
köşe başlarında titreten korkular nöbette,
Eskiye ait ne varsa silinip gitmekte
Sanırım, sıra artık bana gelmekte
Bir şey unuttum, bir şeyi unuttum
Aklıma geldikçe utanırım
Abdil Burhaneddin AKKAYA