Rayiha bahçelerinden gelirim;
salkımlar güneş alır
ışır yanlarım.
Vakti gelmedi mi ey Sufî
suftan hırkalar giyeyim.
Şehre sürtünmekten çürüdüm;
farıdım kulaçlamaktan
ipini koparmışların urganını.
Rayiha bahçelerinden gelirim;
burada, bu yanık mahallede
�adını aşk koydular içimdeki kederin.�
Öyle kenardayım ki eğrildi kaşlarım.
Yürürüm güller sarkan duvarlar boyunca.
Arsız değilim sinem açık olsa da;
ne eşiğinde gölgem olur,
ne avlusunda tuz kırarım,
geçerim bana sürgülü kapılardan.
Vakit geldi deme ey Sufî,
sal yürüyüp geçeyim, öyle zibil, öyle kesilmiş
hırkanın aşireti kuşlarla.