Şiir Arama

Ahmet Aksoy - Bir Aşkdan Kalma Mırıldanmalar

saat dörde on var sevgilim
henüz güneş uzakta
doğmak için
son rötüşlarınını yapıyor mahmur gözleriyle

saat dörde on var sevgilim
henüz fecre düşmedi gece
ve ben seninleyim
istesende istemesende
bak sana hala sevgilim diyorum
sana eski sevgilim demek
gelmiyor içimden hala

ki biliyorsun, sen giderken
bana sadece sözcükleri bıraktın
asla duymayacağın cümlelere,
konuk olan sözcükleri
bu yüzden bir sözcük kadar uzun
bir sözcük kadar kısa düşlerim

saat dörde sekiz var sevgilim
karanlık hala karanlık
ve insan kolayca terk edemiyor alışkanlıkları
bir sevgiliyi terk etmekden daha zor
hatıraları terk etmek
bu yüzden tekrarlıyorum
her aklımdan geçtiğindeki gibi
'seni seviyorum'
kaç kez denedim oysa
ağzıma kilit vurmayı
lakin yüreğim kaçtı
tutamadım

seni ilk görüşüm geliyor aklıma
bir sevda peşinden
yazıldığım bir dersanenin
hazırlık sınıfına gelmiştin
(ki benden sonra)
gerçek aşka karşı
boş bulunduğum sıra

biliyor musun sana hiç söylemedim ama
ben seni o an ne kadar seviyorsam
şimdide o kadar seviyorum
çünkü tek bir an bile
durmadadı sana olan sevgim
her an ilerleyen bir saat gibi işledi

sonra sana seni ilk kez sevdiğimi söyleyişim
bakırköy sahilinde ve senin ağlayışın
aşka karşı güvensizliğin
bir kaç gün sonra
babilin asma bahçelerinde olmasa da
babil kafedeki ahşap masada
masaya düşen başımı okşayışın
elimi sevgiyle tutuşun
on beş gün sonra yine ağlayarak
beni sevdiğini söyleyişin
ve benim, ellermiz birleştiği anda
hissettiğimiz elektriğe
işte aşk deyişim
işte aşk işte aşk

peki ya sonra sonra ne oldu sevgilim
kendimden yana hiç şüphem olmadı
ama sen gittiğne göre, bir an dahi olsa
kendinden şüphe duymuş olmalısın,

her gidiş biraz birbirine benzer
çünkü bir giden ve bir kalan vardır
elde tutulan hesap cetvelinde

gittin ama sevgilim
ne oldu bize
neden tartıştık, neden
birbirimizi kırdık
oysa ne sen beni aldattın
ne de ben seni
sadece küçük kırıklar
bir yıkılışı mı sağlamlaştırdı
hiç öpüşmemiş hiç sevişmemiş olsak
bana herkesden çok güvendiğini söylememiş olsan
gidişin biraz daha acısız olurdu
çünkü en azından
mutsuz olduğunu düşünmezdim
çünkü imkan dahilinde değil
bu kadar güvendiğini terk etmek
peki ya şimdi kime güveneceksin

neredeyse iki yılımız birlikte geçti
her gece en az bir kez birbirmizi
sevdiğimizi söyleyerek
ve bir anımız dahi olmadı
bize geleceğimizde
geçmişimizi anımsatmayacak
yinede gittin
melek gibi girdiğin hayatımdan
yine bir melek gibi süzülerek

ben ki ne bana gelişini
ne de benden gidişini unuttum
ölüler dahi hatırlar
aşkın böylesini
şahit yazsam bir davaya
birbimizi sevişlerimizi
inan bana hiç bir hukuk
oynatmaz kalemini

saat dört otuz iki sevgilim
ve ben bizim şiirimizi yazıyorum
neden mi bilmiyorum
belki de sırf bu yüzden şair oldum
bu yüzden acıyor içim
kalelmimden süzülen
her bir noktada

saat dört otuz dört sevgilim
ben oturmuş bizim şiir yazıyorum
ve biliyorum eksik kalan her an
hesabını soracak bana
işte bu yüzden
yüreğimi ellerimle çıkartıp
sayfa sayfa açmak geliyor içimden
ki inan bana senden artanı
yakacağım

saat işlemeye devam ediyor sevgilim
kırgınlık ve hicranla
ve hiç olmamanın
olamamanın eksilliğiyle

sen gittiktren sonra
hiç anlamadım sevgilim
neden yollarımızı ayırmalıydık
belki de ben şair olmalıydım
belki de sen benden uzakta
çok mutlu olmalıydın

sen gittikten sonra
çok kez ölmeyi düşledim
yaşamak da neydi sensiz
ve biliyorsun bir kez dahi olsa
öfkeden ölmeyi denedim

çünkü içtiğim novaljinler
anca kesebilirdi
senin bana bıraktığın
vazgeçilmez ağrıyı
fakat olmadı
ayrılık ilanından sonraki
dokuzuncu gün
bir kurban bayramı arifesinde
kendimi aşka kurban edemedim
belki her şeye rağmen bir umut vardı içimde
belki pişman olursun diye
lakin seni kendimden daha fazla uzaklaştırdım
yine de bana kızmaya hakkın yok
çünkü başka bir şansım yoktu
aklım senin peşinden gitmişti
voltajı yüksek bir deneyimle sarsılmalıydım

ve pişmanlığım yalnız Allah' tan yana
mahçupluğum O' na karşı
yoksa ne burnumdan mideme uzatılan borudan
ne de bir gecelik hastane deneyimimden pişmanım
hatta başıma gelip zabut tutan polis bile
bir başka şirin geliyor
ne zaman hatıralrımdan kendini gösterse

içtiğim en güzel çayı
yediğim en güzel zeytini
ertesi sabah tatmıştım yeni bir başlangıç
yeni bir kurban bayramı sabahında
ki umduğum seni de ardımda kalan çarşaflar gibi
ardımda bırakabilmekti
lakin olmadı olmadı
ne o yatak ardımda kaldı ne de sen
hala yanıbaşımdasınız
peki ya neden
neden her intihar gibi
her aşk da birbirine benzer.

saat beşe on var sevgilim
ve ben hala sana sevgilim diyorum
ve bitmemiş
belkide hiç bitmeyecek bir şiirle
seni hala seviyorum

28-11-2003

Ahmet Aksoy


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 13.59.134.65

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.