içimdeki sır gösteriyor kendini,
çekilince dışarı saklı çekmece,
sandukayı ya boş tutmalı,
ya da içine diri konulmamalı.
nicedir bir Ayasofya, gezisi gibi
senden sonraki hayatım,
hani ilk okulda gittiğimiz gibi,
hani her İstanbul küçüğünün gittiği gibi.
nereye dönsem yüzümü,
buram buram geçmiş çarpıyor burnuma,
nereye çevirsem gözlüğümü,
bakışlarım köreliyor,
oysa geçici diyor tanıdığım tüm doktorlar,
ve elimdeki reçeteler remork remork,
üzerlerinde unutmak yazıyor,
altlarında padişah turaları.
içimdeki sır gösteriyor kendini
çekilince dışarı saklı çekmece,
ömrüm soğuk bir müzede geçiyor,
ki bütün heykeller buz
ve gittiğinden beri yüreğim yanıyor,
soğuğun keskin sıcağında.
nicedir bir Ayasofya gezisi gibi
senden sonraki hayatım,
ilk okulda gittiğimiz gibi,
her İstanbul küçüğünün gittiği gibi,
lakin ben rehberimi çoktan kaybettim,
belki de bu yüzden,
içimdeki sır gösteriyor kendini,
çekilince dışarı saklı çekmece,
sandukadaki yılan hüznü.