Sapı eğri bir pipo gibi, ağza kurulmuş,
Ya da bir Melek gibi berberin ellerinde,
Yaşayıp gidiyorum işte öyle oturmuş
Bardaklar arasında, duman yelkenlerinde.
Tatlı yaralar açar içimde binlerce düş
Sıcak dışkılar gibi boş bir güvercinlikte;
Bakarım ki yaramın kabukları soyulmuş,
Kanıyor yüreğim altın sıvıyla birlikte.
Sonra, bütün düşleri yalayıp yuttuğum an,
İndirince mideye otuz kırk bardak birayı,
Bir boşalma gereği sıkıştırır o zaman.
Lübnan selvilerinin Tanrısı gibi tatlı,
Sidiğini göklere, yükseklere attıran
Ben kulunuzu bağışlayın siğilotları!