Şiir Arama

Engin Taş - Biliyor Musun

biliyor musun
kimi getirdilerse yanıma
akıllı bir yanını gördüm
ve sevişmedim
neyi astılarsa boynuma
nefesimle yaktım
hiçbir şeyi taşımadım göğsümde
senden başka

biliyor musun
azad kuşlarından oluşmuş bu ülke
sevaba muhtaçlığım yok ama
aşkına namluluğumdan
doğruluyorum kafese
ikimizin sesiyle açılıyor kilit
biz kalıyoruz birbirimize kilitli

biliyor musun
her çocuk yeni bir iklimdir
atardamarından fışkırıp hayatın
kılcal damarından sızar toprağa
ve sen sızarsın(yorsun) bileklerimden
aşk kaybından öleceğim mutlaka

biliyor musun
bir kış gecesinde ve hücremdeyim
aşksız bir zeminde ve çırılçıplak
elektrik sıramı bekliyorum korkusuz
ama seni veriyorlar parmakuçlarımdan
polisler bile senin gibi soyamadılar beni

biliyor musun
korku bir okuldur adem'den beri
düşleri kurşunlayan
ve cesaret bir ırmak
iki yürek&bakış arası
ben nehir geliyorum vadine senin
bir kobrayı almışım koynuma

biliyor musun
bir ejderha yuvası bilinçaltımız
masal mavallarından gebe
ve hafızamız tam talan
devler periler diye
yine de servi boylu bir yaşam akar
umutlarımdan
ve istemesen de yüzün kabem
baktığım&döndüğüm her yerde

biliyor musun
dinimi sen diye yeniden giyiyorum
dizimi bileğliyorum doruklarına
yüreğim tay hızında
kıvrak kırlangıç
aşkına banıyorum kanatlarımı
biliyor musun
beni senden asacaklar

biliyor musun
kaç akşam oturup da meyhanelere
yalnızlığımı vurdum
tabanlarına basıp ayakkabılarımın
yıldızları ve yılmazları ürküttüm
etrafım sarıldı birden bire
ama dost sözler duydum tüm ağızlardan
ama sen yoktun
ve kimseszliğim solumda oturuyordu

biliyor musun
ürke ürke büyümüş
bu ülke kadar seviyorum seni
bu ülke ki cami önlerinden
alınıp büyütülmüş - ki bundandır mahzunluğu-
ikizisin sen onun
aşk önlerinde büyümüş
her secde senin için

biliyor musun
ömründe bir yılana dokunmamış
kurtla göz göze gelmemiş
bir girdaba düşmemiş
ve bir pınarın başında gece yarısı
gökyüzüne bağdaş kurmamış ordular
kuşatmış senden tenimi
ama bir çoban ıslığıyla geçmişim aralarından

biliyor musun
umut bir dumandır közden beslenir
umutsuzluk kül
yangın yüreğim
bir ana gibi besliyorum
acımı ve aşkımı
nabzım körüğe durmuş

biliyor musun
kaç kez yemin edip bozdum yemini
kaç kez güneşte kurutup arzularımı
ayazda anlattım arzuhalimi
kaç kez inkar ettim
gülü kanı kanılarımı
ama aynı geçmişi taşıyoruz
kırsak da bütün kalemleri

biliyor musun
sen fırat'ı bilmezsin
kan taşır yüreğime
çocukluğumu taşır kimse görmeden
ayaz günlerimi alıp ergenliğimden
kırkıma bırakır telaşlanırım
çünkü geçmiş dediğimiz bıçaklı bellek
gir kının&m&a yoksa damlayacağım

biliyor musun
ben üç yaşımda öğrendim hasretlik nedir
on üçümde sıla özlemim örstü
yirmi üçüm hücre dışına vurgun
otuz üçüm benliğimin peşinde
şimdi kırkımdayım ve sana hasretim
biliyor musun
hasrete bağışıklık kazanılmıyor

biliyor musun
bu göğün başıma yıkılacağını biliyordum
biliyordum bu yerin yıkılacağını
ve bu yılın başıma
bu yalın ve yalım sohbetlerin
biliyordum yangınları sevmediğini
nesimi gerçeğim yoklar tenimi


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.191.97.133

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.