Zulmün pençelerinde kesif kokudan izler var
Bu izler ki; asırların belini büken yangın
Hiç sesi kesilmemiş efkan kalabalığı
Masum duvarları delen mermi dişleri
Yıkık binaların bağrında yükselen yetim ağlaması
Namus halısını çiğneyen bedbaht çamurlar
Diner mi gözyaşları..!
Zulmün pençelerinde kesif kokudan izler var
Bu izler ki; rahmet adımları çelme engelinde
Dudakları ıslatan taze taze gözyaşları
Kabuk bağlamayan yaralarda düşünce depremleri
Geleceği görememenin verdiği barikat burkuntusu
Sicim gibi titreyen şakakların yetersizliği
Damarlarda donan kanın hayat verememesi�
Ah, dünya yadigarı(!) Kabil serencameleri,
Diner mi gözyaşları..!