Can bağında ayrı düşmüş bu gülün
Hicran vurup solduğunda anlarsın
Yas tutarak sazındaki tek telin
Ağıt sesi çaldığında anlarsın
Kulak verip duymadığın o sesi
Sana adak verdiği son nefesi
Yüreğini örten göğüs kafesi
İnce sızı saldığında anlarsın
Bir yakımlık kibrit gibi önüne
Bedel görüp çaktığın da canına
Lav ateşler püskürürken tenine
Küllerinde kaldığında anlarsın
Yüreğine içirmişti ant yemin
Vuslatından olamadan hiç emin
Ne çok idi bilirmiydin önemin
Maziye bir daldığında anlarsın
Sessizlikte yıktığın o mabedi
Gönlündeki en değerli yer idi
Ecel gelip onu senden ebedi
Koparıp da aldığında anlarsın
Seyre dalıp zirvesinde mor dağın
Belki birgün unuturum sandığın
Cellatlara kurban diye sunduğun
Yakuti'nin öldüğünde anlarsın