malikane dediğim çocukluğumun evi
toprak damlı tek kat
bir ömrü temsil eden meyve ağaçlarıyla dolu bahçesi
gezinirken aralarında sessizliği sarar beni
sesin duyulmadığı
o an
o kadar uzak ki her yerden de
kendi halinde
çok kısa sürede olsa bütün kasaba
benden uzaklaşır sessizlikte…
hiçbir şey duyulmayan bu sessizlikte, sadece ağaçları
yapraklarından soyunmaya başlamış dalları
dallara çarpan kış güneşini
o güneşle sanki tekrar yapraklanmak isteyen o dalların ümitli bekleyişini
görüyorum…
sükûnet anı…
hayatın etrafımda aktığını hissediyorum, dokunmuyor
çığlıklar atarak gelen bir sel suyu gibi, bana dokunmadan ikiye ayrılıyor hayat;
çok zaman yaşayamadığım
ama yaşadığım anın nedeni
dalların yapraklanmak için ümitli bekleyişleri gibi
içimdeki Sensin nedeni!