GURBET BENİMLE ANILIR
her akşamın bir kasabası vardır
arnavut kaldırımlı sokakları
tahta sandalyeli sinemaları
kış geceleri masal anlatıp
mısır patlattığımız
iki odalı toprak evimizde
hiç rakı içmedim
Abdullah Yüce'den efkârlı bir şarkı dinleyip
aşkları erteleyip durdum
küskün bir çiçektim
bin uçurtma yaptım başkaları için
ama benim bir uçurtmam olmadı
sanki asırlar var aramızda
bazen de dün gibi çocukluğum
bilmiyordum sözcüklerin düzenini
şimdi yıkılan kentlerin ardından
mutsuzluğun farkına varmak ta
bir mutluluktur diyorum
yalnızlığa tutkun dev ozanlar
ya da çocuk adamlar gibi
Ben akşamım
Gurbet benimle anılır
O kenti bir kadın gibi severim
ey kitaplar kurşunlar arasındaki gençliğim
sanki aynaya yansıyan her tren
bu kenti terketmiş
sanki her sevdalı hançerlenmiştir
telaşını kederini anımsarım
işçi babamın
bir dipçik gibi yüreğime saplanan acıyı
gece vardiyalarında
Ben akşamım
Gurbet benimle anılır
Belki bir akşam bu kente bir tren gelir
Belki de yüreğimdeki hicranı alır gider.