Toprak kıraç tarla boş, taş üstüne koyma taş,
Ne yapacak bir iş var, ne de tencerede aş,
Tekerimiz geriye, dönüyor yavaş yavaş,
Düşler gerçek olmuyor, arkasından koş ha koş,
Boşa akan zamana, çok yazık ediyoruz!
Ne hayal ediyoruz, nereye gidiyoruz?
İnternette bir yığın, gencimiz çetleşiyor,
Büyüklerle küçükler, sürekli zıtlaşıyor,
Yumak yumak sorunlar, çözümsüz kartlaşıyor,
Fikir çarpık, dil diken, söylemler sertleşiyor.
Kuzuyu teslim edip, aç kurda ye diyoruz!
Yuvarlanan taş gibi nereye gidiyoruz! ?
Tarlamızdan ırmağa, toprak taşırken taşkın,
Verim verecek çağda, cılız kalıyor ışkın.
Ateşiyle dağlandık, seraptaki bir aşkın.
İçinde yaşıyoruz, yarinki sırça köşkün.
Bağımızda yeşeren, her dalı buduyoruz!
Ufku karanlık yolda, nereye gidiyoruz?
Çok değerli madenler, yer altıda duruyor.
Gençlerimiz gurbette, iş hayali kuruyor.
Ele hizmet ederken, ömürleri çürüyor.
Kalkınma trenimiz, ağır aksak yürüyor.
Zabın ata binmişiz, haydi deh, deh diyoruz!
Sonu puslu bir yolda, nereye gidiyoruz?
Zenginlik sevdasıyla, kullanınca kredi,
Faizi ödemedi üç senenin İradı.
Yokluk bizi yer etti,umut epey ıradı.
Yetmiş milyon her yerde, kaç yıl onu aradı.
Kirli havadan sudan, zehiri yuduyoruz.
Kaç yıldır bu yoldayız, nereye gidiyoruz!
Varlığımın düşmanı, kılavuz olmuş bize? !
Bin çeşit fak kuruyor, yarinki yolumuza!
Eskimiş teknik ile, nasıl çıkarız düze?
Her gün başka bir yöne, zikzaklar çize çize!
Bir de çağdaş uygarlık, amacı güdüyoruz!
Yapılan her yanlışa, bin diyet ödüyoruz!
Bindiğimiz dalları kendimiz buduyoruz!
Bilen varsa söylesin, nereye gidiyoruz! ?