Binlerce binlerce çocuk
koşarak dokumuş benim kumaşımı
hançeremdeki bu şehrin
o geçimsiz mushafı
vardım dayandığım parmaklığına o büyük hesapların
Hazırım ey kalaycı çırakları ve güyümcüler
ey rakı sürülmüş yaralarım gövdeleşin
kırçıl acılarım benim
gök de bir mendil takınsın boynuna
benim kağşayan umutlarım gövdeleşin
çünkü ben oraya gidiyorum : boğulmaya.
Nasıl birer suç çağrışımıyız dünyada
adamlar,kadınlar,şehre indirdikleri bakraçları
ne kadar uydurma
ne kolay öpüşüyorlar yıllar süren intiharlarla
Oysa
insan zemheriyi
ve kadının doğurma vaktini bilir
hergün kalkıp öpüşebilir sabahın üniformasıyla
yeni şeyler,yeni şeyler yaratmak için tabi.
İşte potin bağlıyor çocuk
bütün uykularından sürülmüş kurşunlar
tütün gibi bakıyor nisanlara
ve ben sahici kılmak için öpüşlerimi
oraya gidiyorum : boğulmaya.
Ben ki gövdemi bütünüyle ne yapmalıyım
tahta bir bavul
gibi duruyorum insan kıyısında
makina
çok acemi buluyor beni sanırım
seyrek bir ölü vurdular alnıma,ekşi
1300 tarihli şehbenderlere dair talimata
ve anamın kanserine alıştım
ve de bir simsar gibi asvalta ve otobüslere
bir vitrin gibi
bir bıçak,bir
setre.
Tutuşan bir bıçak.
içerimde tozuyan bağırtılar vardır
Ondan işte gidiyorum oraya : boğulmaya.
Oraya gidiyorum boğulmaya
BOĞULMAYA
bir partizanın armonikasında.
Artık mazgallardan fırlamak
büyük kamalar saplamak
böğrüne coşarlığın
büyük bir çatırtının ayaklarını ovmak
armonikamla.
Ey çatlayan tohumun hengamesi!
İnsan,gülümsemeyi
ve ürün kaldırmasını bilir
çünkü derbeder bir okul çantasından
serin ve sevişli bir ırmağa girilir
ve benim o boğulduğum armonika
halklara seğirtir,coşar
o,korkunç bir yekinmedir buralarda
Hannoy'da bir uçaksavar.