Ah susuşu o saf yüreğin
Ah, acısı acemi çocukluğun
Düş kırıklığı, coşkudaki bozgun
Ah yenilginin yorgun kısrağı
Kendi içini kavuran kızgın ateş
Bekleyişe bağlanan umut, tasası haykırışın
Ah, ardı ardına kenetlenen ölüm
Ah, hıncı sabırla bezeyen sır
Yazmadaki sırması ağlayışın, tırnaklara oturan kan
Sanki delirmenin eşiğindeyim
Boş bomboş gözlerine gömülmüşüm bir köpeğin
Mısırların süt taneleri, kestanelerin
Bademlerin daha olgunlaşmamış
Suyla susuzluk arası kayganlığında
Aranıp duruyorum kendimi
Ey yangınlarda patlamaya hazırlanan merak
Ey içimi ekşi sularla çalkalayan baş dönmesi
Issız ıpıssız boşluğu aysız gecenin
Ölümle yaşamak arasındaki şerit
Naneler, kekikler, ebegümeçleri
Ve şifalı bulutu kaynar kükürt deresinin
Çekiyor altımdan nemli döşeğimi
Ah, yürekleri toprağa saplanan arkadaşlarım
Ah, oğlakların, tayların, buzağıların
Acı otlarla kararan damakları
(Akşamları barut kokusuyla dönsem de odama,
Sancısı: çaresiz seyrettiğim ölümün
Ah, bir kere daha kederliyim
Ah, çılgın bir aşkın kollarında incelen bıçak
Seni öperek bilemeliyim