I
biz bu kentlere sığdık da
bu kentler bize sığmadı asiya
ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında
arttıkça yalnız, sustukça silik…
ay ışığı gölgeleri büyüttü
son kuşlar da vuruldular dağlarda
yakamozları söndü sahillerin, ışıkları evlerin
çağın vebalı gövdesinde
bir hayalet gibi gölgemizde yalnızlık
kaldık…kırık bardaklar gibi
içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi…
II
düşler artık ölü çocuklar doğuruyorsa
sevgiler boğduruluyorsa kürtajlarda
ve daha eskimemiş tüfeklerle
ordusu bozguna uğramış askerler gibi kalıp
bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda
bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın
ömrünü piç bir bebek gibi
bırakmanın
bulvarlara
bozgunlara
ve yanlış yalan aşklara;
bir bedeli
bu kuşatmaların, ilkyazları kurşunlatmaların…
*
biz bu kentlere sığdık aslında
bu kentler bize sığmadı asiya
ah son kuşlar da vuruldular dağlarda!
III
ay ışığı gölgeleri büyüttü
mutluluk oyununda geç kalan ölü kuşlara geldim
geldim…kırık bardaklar gibi
içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi
ve ömürlerimizde bin kasvetle upuzun
sefalet seferlerinin ayazı
belki de yalnız gezeceğiz artık kimbilir
batan gemiler gibi yiten aşklardan geride
kalan her kışı, güzü ve yazı
ay ışığı gölgeleri büyüttü
ayrılıklar eskidi…biz eskidik
aşk bize küstü asiya…
IV
belki de uzun sürecek bu bozgunun saçağında
sen şarkılarını sesine yasla
ve bırak beni de usulca
bir apansız yalnızlığa!
ay ışığı gölgeleri büyüttü
büyüdü ölüm
ve biz küçüldük asiya…