Yeni girmiş idik okul çağına,
Küçük yaşta düştüm aşk ocağına,
Bir çiçek dikmiştik gönül bağına,
Sevdamız benzerdi tomurcuk güle
Koparır koklardık gönül gönüle,
Küçük taştan evlerimiz
Dışı güzel içi temiz olurdu,
Çam kabuğu bebeğimiz olurdu,
Kundak yapar sarar idik mendile,
Severdik okşardık gönül gönüle,
Damda yatar yıldızları sayardık,
Kara Dutla yüzümüzü boyardık,
Evcilik oynardık yayık yayardık,
Gelinler süslerdik, gelincik ile,
Açardık duvağın gönül gönüle,
Fakirdik yoksulduk dürüsttük ama,
Nerde televizyon, nerde sinema,
Elbisemiz kırk yerinde kırk yama,
Öyle bir mutluyduk o halde bile,
Sevinçten uçardık gönül gönüle,
Yazın yaylalarda çiğdem kazardık,
Kekik toplar kayalarda gezerdik,
Sümbülleri gerdanlığa dizerdik,
Verirdik beraber her gün el ele,
Sevdayı saklardık gönül gönüle,
En son buluşmuştuk çeşme başında,
Oturup konuştuk dibek taşında,
Ayrılık vaktiydi onüç yaşında,
Akan göz yaşları dönmüştü sele,
Döküldü sineye gönül gönüle,
Gönlümden çıkmadı ayrılık yeri,
Yıllarca bekledim dönmedi geri,
Hasret ateş oldu o günden beri,
Tükenen seneler döndürdü küle,
Yandık bir ocakta gönül gönüle,
Aşık Özhaniyim nereden nere,
Birimiz Dağ oldu birimiz dere,
Boyun büktük haktan gelen kadere,
Ona hasret düştü banaysa çile,
Göçeriz dünyadan gönül gönüle,