Benim anam;
Romatizmal ağrıları,
Saçından kopan tele dolar dururmuş hep.
Kargaşalarında şaşkınlık mayalı küçük elleriyle
Çocuklar ağlayıp çiçekler gülüyorken de,
Gözlerini yolar koparır gibi yuvalarından,
Yalnızlık kuyusu gecelere saldırmış,
Ellerine sarılan küçüklerin hayrına
İndirdiği güneşin yarısını kaldırmış.
O zaman içinde analığın denizi kaynıyormuş,
Bir yaşam düşündeymiş ki cennet yavrusu
Büyük küçük herkes el ele oynuyormuş.
Saray çapkınları her gece
Bitine bildiği hileleri sayarken
Dünyası yarım hödükler yakasına yapışmışlar
O gurbetten bu gurbete yollarda,
Ayak basmış kızgın yağlar gölüne.
Bir de tutmuş yıllarını umutlara çaldırmış
Başlayan her susmayı dişleriyle keserek
Bela yüklü başını yukarıya kaldırmış.
Sevdikçe çoğalttığı geçirgen yaşamını
Ciğerini öksüren bir kent ile süslemiş
Gölgesine alışmışken ayrılığın acının
Oğul denen sancının umudunu beslemiş.
Sütünü yere sağan acılar sağanağında
Duldalarda köpürmüş piç edilmiş kargışlar.
Gülmek denen gelir geçer,
Susmasına teyellemiş gençliği.
Yıllar ile yollara meydan okurken bile
Her haline zor gelen ölümü savacakmış,
Yalnızlığın verdiği korkuyu incitmeden
Üstüne gelen sesi evrene kovacakmış
Ateşe dayadığı sularda duman yağarken başına
Geceyi emziren kuytularda bir aymış o,
Saçlarını gerdiği yıkılmış köprülerde
Kahpeliğe inat bir yaman sevdaymış o