Sürgün
toprak
sessizlik
kuru otlar
usul bir yel
güz güneşi
cırcır böcekleri
hışırtısı dalların yaprakların
elinde kuru bir meşe dalı
yürürsün patikalarda
kuşlar
adsız bir tepenin ucundasın
aşağıda göl
göl sakin
gökyüzü suskun
dokun ağaçların gövdelerine
dallarını okşa
cebine koymayı unutma nar rengi yapraklardan
yorulmasan da
uzun sırtüstü toprağa
göğe bak
ak bulutlara
güneyden ağır ağır gelen
rüzgârı dinle
vadinin uğultusunu
sonsuzluğun kokusunu içine çek
acılarını alır orman
yüreğini ısıtır güneş
herkesi bağışlarsın dönerken
dönerken
ağaç diplerine
kayalara tutunan yosunlara bak
ağzında bir çiçek
karınca yuvalarına
basmadan
birdenbire
başının üstünden
göğü yalayarak geçen bir kuş katarı
seni uğurlamaktadır
sürgün bir ağaçsın artık