karanlık eşkıya yağmur
akşam kalabalığını esmere boyayan sesiyle
kavruk bir delikanlı korsan kitaplar satıyor
Hallacı Mansur'un külleri karışmış suyuna
yüzünün vadisinden Dicle akıyor
yüzünün şuasında terleyen huşu
sakallarında titreyen yağmur
gözlerinde vakt-evvelin nice huruşu
şehr içre bir adem
ki başka kavimlere dair duruşu
ve nice diğerleri...
şehir ve akşam
karmaşalar iklimi
küp hüzünler
kare düşler
kibrit kutusu aşklar
sağlık kıraathanesinde yirmi yıldır birice sığınmış arkadaşlar
ve yine de gülümseyen keder
kahredilmiş yanlarına
yarım yamalak düşlerini bastırarak
hoyrat düştün bu yerlere ey çocuk
gayri vitrinlerde saçlarını tarama
eski arkadaşlar ki
çığlıkları dallarda... yollarda
bakışları köşe başlarında
ey çocuk
yitik sevdalarını buralarda arama
bırak
tuzlu birkaç damla aksın yarana