İnsanlık öyküsü hayli muamma
Doğum var, ölüm var dersini aldım
Hâkikat gülünü kokladım amma
Yalan dikeninde çaresiz kaldım.
Sırtta yaşam yükü bitmez sorunlar
Yozlaşma zehriyle sisli yarınlar
Kimi aç kimi tok, mırın kırınlar
Düşkünler evinde, çaresiz kaldım
Maviyi kirlettik semayı vurduk
Yeşili tükettik toprağı yorduk
Natürel gıdayı yapaya sardık
Hormon kapanında çaresiz kaldım..
Yüreklerde tüter sılanın nârı
Kente göçmüş köylü bilinmez varı
Oy uğruna bozuk düzenek kârı
Seçim zamanında çaresiz kaldım
Nefse sahip çıkmak şeytan bacağı
Hilesiz hurdasız kur salıncağı
Kurtlar sofrasında salla sancağı
Beylik şamdanında çaresiz kaldım.
Borç alınan para boynun ejderi
Tuzaklı iyilik mahkum zinciri
Emeksizin tuzdan olmaz haberi
Tembel kazanında çaresiz kaldım
İnsan tezgâhında pembe mucuklar
Sevgiye aç, muhtaç sabi çocuklar
Sağgörüsüz elde mavi boncuklar
Sevgi düzeninde çaresiz kaldım.
Yaş kemâle erdi doğrulmaz beller
Ana baba evlat, bilinmez haller
Aş peşinde koşan parayı beller
Gurbetin kınında çaresiz kaldım.
Güldamlası derer akla karayı
Sağlık büyük servet, sormaz parayı
Sevgiyle donansın gönül sarayı
Nobranın ininde çaresiz kaldım.