Yolları mı taş,şehir mi taştan,
Lüks ve sefahat ta en baştan,
Hakikatı duymak suç,görmek yasak,
Zülme giden yol basamak basamak...
Beylerde çatık kaş,bakışlarda resmiyet,
Makam ve mevki en öncelikli kiymet.
Hisler gayet katı,tebessümler kaypak,
Konuşmak suç,haykırmak yasak,
Karanlığa giden yol basamak basamak...
Boyunlarda takılı kravat sanki esaret zinciri,
Cadde başı görevde dolaşır asayiş timi.
Kimi aykakabı boyacısı,kimi güya simitci,
Sormak suç,bilmek yasak,
Meçhule giden yol basamak basamak...
Girdabın adı siyaset;kapılma bir kez,
Karanlık vadi,iblisin dahi borusu ötmez.
Zihinler hür fikre kapalı,düşünmek yasak,
Çıkmaza giden yol basamak basamak...
Sokaklar çıkmaz yol,yolcular derbeder,
Pusula kaybolmuş,aranıyor bir rehber,
Kalmamış mecal,caddelerde durmak yasak,
Dalalete giden yol basamak basamak...
Sahtekar ve dalkavuklar paşalar gibi geziyor,
Eşkiyalar,haramiler masa başında halkı eziyor,
Hainleri ikbar etmek suç,bilmek yasak,
Felakete giden yol basamak basamak...
Ankara
Nedendir bilmiyorum ama hiç ısınmadım sana,
Oysa nice iyi insan gizlidir bağrında,
Belli ki hava çok kirli,nefes alamıyorum,
Rütbeler,makamlar parlak ama hoşlanmıyorum.
Elvada,
Ben kalamıyorum,
Durmak mı suç,gitmek mi yasak?
Zülme giden yol basamak basamak....