Şiir Arama

İsa Yılmaz - Hira'nın Gözyaşları

hira bir aşkın bekleme noktası
inzivanın kalp atışları
göklere açılan karanlık mabet

hira bir çilenin ebedi hanesi
saklıydı onda gül danesi
vuslata ermenin müjdesi

hira yalnızlığın gözyaşları
büyük bir kalbin küçük mağarası
çatlayacaktı sanki su damlası

hira nur dağının saklı incisi
onu farklı kılan misafiri
insanlığın medarı iftiharı

hira zamanın durduğu
dostun vuslata erdiği
karanlıkların paramparça olduğu yer

hira varlık sırrının çözüldüğü
sonsuzluk kapılarının açıldığı
cehaletin gömüldüğü yer

konuşur musun benimle hira
O'nu ilk gördüğünde ne hissettin
çatlayacak gibi oldun mu hiç
bu yük nasıl taşınır, dedin mi hira
O'nu rahatsız etmemek için
parmaklarının ucunda gezen
Eyüp El Ensari gibi titredin mi hiç
ah hira yoksa sen de mi üzdün O'nu
soğuk duvarların acıttı mı
ıssızlığın kasvete boğdu mu O'nu
ah hira anlatacak mısın
insanlığın güneşini nasıl sığdırdın içine
zaman Adem'den beridir O'nu içine sığdıramadı
O'nun adı her anıldığında gökler titriyor hala
hira sen nasıl dayandın O'nun iniltilerine
gözyaşlarını anlatır mısın O'nun
O ağlarken sen de yandın mı hiç
insanlığa adanmış bir göze nasıl bakılır
O bakarken sana sen kör oldun mu
O'nun ışığında boğulup gittin mi
ah hira Cebrail'in geldiği günü hatırlar mısın
gökten haber ulaştığında yere
maşuk aşkına kavuştuğunda
kendinden geçtiğinde yürek
dil tutulduğunda meleğin kollarında
sen de ağladın mı sevinçten
haber gelmiş Rab'den
kaç mevsim geçmişti aradan
öylesine mahzun bakardı gözler
ne zaman.. ah ne zaman ya Rab
kavuşma günü ne zaman
o içli gözlerine peygamberin
nasıl bakabilmiştin hira
ah hira aşk ve korku ile
kendinden geçince Peygamber (SAV)
sevdanın ağırlığını sen nasıl taşıdın
yoksa sadece seyirci mi kaldın
ebu cehiller gibi sen de alaya mı aldın
bu bir büyüdür, deyip gözlerini mi kapadın
kibrinin laneti uğrayanlar gibi
sırtını mı dönüp gittin vefasızlar gibi
ah hira.. O, ben okuma bilmem, derken
sen ne dedin
demedin mi ey Cebrail
aşkın neyini okusun
kalbinden geçen hangi gözyaşına
hangi yürek yangınına tercüman olsun
bir deniz olmuş yürek
hangi damlayı içinden çıkarsın
neden susuyorsun hira
sözün bittiği yerde misin yoksa
yoksa ondan ayrıldığın günün yasında mısın
ondan ayrıldığın günden beri karanlıkta mısın
söyler misin hira onu kaybetmek nasıl bir şey
ah söyleme hira biz çok iyi biliriz onu
karanlıkta kalan kalbimiz olmuş bir hira
günbegün büyüyor ihanetimiz
para, mal-mülk, makam-mevki olmuş putumuz
sabah akşam onlaradır secdemiz
bilgi çağında çok iyi çalışır aklımız
ama zifirden daha da karadır kalbimiz
ateşe koşan kelebekler gibiyiz
diri diri gömülüyor hem erkeğimiz, hem kızımız
ah hira biz nereye koştuğumuzu bilmiyoruz
tüm insanlığın aklını topladık da
henüz Ay'a anca vardık
O ise kalbindeki nur ile geçti arşı a'layı
biz şimşeklerin ışığında yürür gibiyiz
arada bir kıvılcımların alevinde adım atıyor
sonra birden kaskatı kesiliyoruz karanlıklar içinde
güneşini kaybetmiş dünya gibiyiz
ah hira on dört asır oldu O'ndan ayrıyız
yüreğinde yeşerttiği güllerle
insanlığa adanmış ruhlar bekleriz
onu bize geri ver ey Rabbimiz…

İsa Yılmaz


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.147.68.201

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.