Tükettim artık her şeyimi:
Rüyalarımı,
rüyalarımın esrarını.
Sevgimi,
sevgimin kalelerini.
Hasretimi,
hasretimin yollarını.
Umudumu,
umudumun umutlarını...
Oysa, bir zamanlar;
sıktığım taş un olurdu avuçlarımda.
Ateş yutar, kar kusardım buz gibi.
Dereler ırmaklar yön değiştirirdi
Beni gördüklerinde.
Balta girmemiş ormanlarda
engelsiz ilerlerdim yağız atlar misali.
Acımaz, üzülmezdim hiç bir şeye;
gökyüzünün kaybolmuşluğuna,
sönmüş yıldız yağmurlarına,
yağmurların sulu gözlerine,
yangın kavruntusu gönül bahçelerine,
Güneşin yanıp, tutuşmuşluğuna...
Şimdi:
her şeyini yitirmiş,
kaderiyle küskün,
üzüntünün korkunç kıskacında sıkışıp kalmış,
güçsüz ve yalnız biri var
ortada.