Daha önce hiç girmediği kadar büyük bir çatışmaya girmeye hazırlanan imkânsızlıkların sınırsız olduğu küçük bir Tim gibi kalbim ayrılığa karşı teyakkuza geçmişti.
Aniden gelecek olan ‘'Artık Ayrılmalıyız'' emir kipi ile başlayacak olan ayrılık saldırısına karşı kalbimin tüm kör noktaları dahi hazır ve harekette geçmek için ‘'Bir daha deneyelim'' şifreli emrini bekliyordu. Bu emre göre hareket edemezsem şayet diye filmlerde yapılan B planı gibi ek bir plan daha yapmıştım. Eğer sen ‘'Bir daha deneyelim'' isimli saldırıma karşı yenersen beni ‘'başarabiliriz yapabiliriz'' isimli planımı sürecektim ortaya
Seni bir şekilde ikna edip ilişkime devam etmekten başka bir niyetim yoktu. Bunun için tüm her şeyi çılgın bir dahi gibi planlamıştım. Sende hiçbir şeyden haberi olmayan sevdaya karşı nankör ve hiçbir aşkta muvaffak olamayan bir beceriksiz seyyar satıcısı gibiydin.
Seyyar satıcılıkla hiçbir ilgin olmamasına rağmen bu isim sana çok yakışıyordu. Çünkü yeni bir sevdaya karşı öyle güzel kolay ve başarılı satıyordun ki iyi bir alıcı olmama rağmen senin bu satış felsefeni çözemiyordum… Ta ki bir gün beni bırakma niyetin aklına tamamen yerleşip aç gözlü nefsine hükmedene kadar.
Ve beklenen an geldi sen ‘'Artık Ayrılmalıyız'' emir kipi ile başlayacağı beklenen ayrılık saldırısına başladın. Aşırı talep yüklü ayrılık taarruzun kalbimin en ücra noktalarından dahi gelen destek ile ‘'Bir daha deneyelim'' teyakkuzum kısa sürede cevap verdi bu taarruzuna.
Fakat sen ani bir atak daha yaptın gerilla taktiği uygular gibi vur kaçtı niyetin ve hemen diğer saldırıyı başlattın ‘'Ayrılmak İstiyorum'' işte buydu taktiğin oysaki ben profesyonel bir aşk askeriydim sabah içtimalarına geç kalmayan…
Ve hemen bu saldırına karşı ‘'başarabiliriz yapabiliriz'' diye diğer planımı sürdüm devreye bunda da zaferi kazanan ben olmuştum. Sende her köşeye sıkışıp teslim olmak istemeyen bir militanın bile bile intihara gittiği gibi son bombanı kullandın bana karşı ‘'Başkası var'' ‘'başkasını seviyorum'' diye… İşte bu beklenmeyen bir saldırı idi. Yaralanmıştı gönül ordumun tüm fertleri ve ağır darbe almıştı tüm gönlümdeki ikimiz için yaptığım mevziler…
Bu ordumun yıkılışı idi. Tüm askerlerini kaybetmiş bir komutandım artık…
Cepheleri ele geçirilmiş cephanesi bitmiş. Her şeyi kaybedilmiş yenik bir komutan gibiydim…
Fakat bu kadar kolay değildi teslim oluşum. Ayrılığına karşı kamikaze olacaktım.
Yani kendimi feda edecektim. Ayrılık şehidi olacaktım yâda ayrılık gazisi
Başka da bir çarem yoktu. Çünkü bir hain e asla teslim olmazdım olamazdım böyle yazıyordu içimdeki sevda ülkesinin askeri savaş kurallarında.
Sana yalvararak teslim olabilir ve iletişimi seninle devam ettirebilirdim…
Fakat bunu yapamazdım madem bitecek tamamen can vuruşunu benim yapmam gerekirdi.
Ve tüm saldırılarına karşı cevap olarak üstüne yürümüştüm senin…
‘' Pılını pırtını tasını tarağını toplayıp defol git gönlümden'' bununla da kalmamıştım. Artık çok geçti ben bu sözü söyledikten sonra biliyordum seninle arkadaş dahi kalamayacağımız işte tam bundan cesaret alarak en pis cesaretimle yürüdüm üstüne ‘''Gönlümde fahişelere yer yok'' cümlesi ile ikinci bir mermiyi sıktım senin çok sevdiğin ayrılığın tam alnının ortasına'
Değişmişti kozlar sıra bendeydi artık… ‘'Bir daha beni arama'' nın arkasına eklediğim defol artık sözü senin tüm mevzilerini ele geçirmeme yetmişti. Ve zaferi ben kazanmıştım. Zafer gözlerinden akan yaşlarla ilk işaretini vermişti ve Senin ‘'Beni Affet'' diyerek başladığın teslim olma cümlesi senin tüm ordugâh ını ele geçirmeme yetmiş ve artmıştı artık
Bu ayrılık Operasyonunda ben ayrılığa doymuştum.
‘'Defol Artık'' diye son noktayı koymuştum…
Bir Ayrılığın daha gazisi olmuştum.
Bir ayrılığı daha vurmuştum.
Çünkü ben hep sevdaya karşı durmuştum.