İçimi titreten bir hüzzam makam tadındayken sevdan
Ayrılığın kokusunu çekmekte şimdilerde yüreğim
Neden�siz.. niçin�siz...
Ayrılık tadında bir türkü...
Ama bestesiz.
Kulağıma çalınan hüzünlü nağmeler eşliğinde
Güneşin son ışıkları dansediyor sardunyalarımın yapraklarında
Söylesene sevgili..
Hangi akşamın dönülmez ufkundasın
Hangi hüzzam eserin notalarına sakladın kendini
Yoruldum yüreğime düşen nağmelerde aramaktan seni
Oysaki bir çiğdin gözlerimden gönlüme düşen..
Peki ya, kanarken ruhum nerdeydin?
Hangi hazanın dalından kopan yaprak oldun
Hangi kar tanesinde barındırdın sevdanı ki
Bu kadar çabuk eriyip gittim ellerinde
Kaç zaman oldu gecelere masumiyetimi teslim edişim
Kaç sabahtır cinnet akşamlarından kalmayım..
Gözlerimi her sensizliğe açışımda
Aynı isyanlar dilimde,
Ama her seferinde sevdan yine yüreğimde..
Çık git dedim beynimden
Vazgeçmedin her seferinde yüreğime ebelenmekten
Git dedim..
Gelme dedim...
Dinlemedin
Yokum dedim
Toprak oldum dedim
Görmedin
Susuşuma sustun
Kaçışıma kaçtın
Söylesene sevgili..
Neden yok oluşumlarımda, yok olmadın?
Aşk ölümdür bedene..
Aşk ihanettir hayata..
Aşk acıtır ruhları..
Aşk bilmecedir yüreklere..
Yine gece.. Yine dolunay..Cinnet akşamlarından kalma yok oluşuma, bir parça ay ışığı senfonisi bestelemekte yüreğim..