GÖZLERİNİN KUYUSU
gönlümü
zülfüne bağlayıp
atmışlar
kuyusuna gözlerinin
berduş
çıkrık
aldırmazlığın
döndükçe
göklere çıkar
karanlıklara
düşerim
usandıkça benden
utanmazlığın
gözlerin
bir kuyu,
derin
hırsız gecelerde
sarhoş
içine
düşerim
gözlerin
yakamoz
kayboluşum
aysız gecelerde,
serin
göğüslerinde
fırtına şafakları
içmişim
her sabah okyanus
her sabah deniz
ben yelkenli
çaresiz
umutsuz yolculuklara
sal
vurmuşum
kıyılarına
yelkenlerimi koynuna
al
aşkın
dolanır boynuma
ekseninden yakalamışım
fırdöndü dünya
ama
yokluk,
ama
çaresizlik
sensizlik
ben amip
ben molekül
ben elektron!
...bile değil!
kendi içine
dökülmüş
evren,
yıkılmış duvar,
yanmış hane.
sensizlik
kör ölüm
sensizlik kış
gülüşlerini içmişim
avuçlarımda kor
ayrılıklar yangısı
dudaklarım kanlı
sevgin koynumda
aşk çığlıkları
ateş böcekleri yakmış,
hasretin
ciğerime yataklanmış
gözlerin
bir nehir,
karsuyu,
serin
çavlanlardan
akarken
hırçın
içine
düşerim.