Aşk,
Kaç defa tarifin yapıldı ve kaç defa yaşandın,
Sen dillerde ve kağıtlarda değil ötelerde yaşanmalıydın.
Seni yaşayanlar ve senden dem vuranlar, habersiz,
Hayat değil nefessiz belki yaşanmıyor sensiz.
İsmin dahi yeter senin, sen yaşanmaksızın gelmeye heyecana,
Ve sen yok iken, senin için nice canlar verildi uğruna.
Yerin değildir senin, seni bilmeyen diller, gözler ve gönüller,
Sana kavuşamadı çokça zaman sana mahkum yolunu bekleyenler.
Senin meskenin onun, şunun yüreğidir ve benim yüreğim,
Seni candan öte bilmeliyim ve saymalıyım gözbebeğim.
Ateşleri söndüren su değildir, belki suyun ateşsizliğe özlemi,
Sen sinemde ve ruhumda olduğun vakit hangi ateş yakar beni.
Ey! Aşk,
Seni yaşayanlara selam olsun ve senin yaşattıklarına özlemler ve kavuşmalar,
Er ya da geç sana doğru atılmalı adımlar ve sana olmalı koşuşmalar...
Her sinede mesken kurmuşsun; kimisi seni duyar, kimisi sana sağır,
Kaalü bela hak ya ve hakikat o ya her kul sana yaraşır.