Oğul babaya düşman, ana kızına dargın,
Suratlar asık...
Akrabalar yabancı, karşı komşuda yangın,
Hissiyat ânlık...
Merhamet uzaklarda, af ve mağfiret sürgün,
Affeden sanık...
Mazlumlar zâlim başı, zâlimler mazlum bugün,
Sayısız tanık...
İnsanlar öfke seli, yüzden düşen bin parça,
Çehreler; çatık...
İsim sorana dayak, hatır sorana fırça,
Bir selam atık...
Akılsızlar akıllı, akıllımız zır deli,
Ölçü dünyalık...
Düşmanlar el üstünde, göz hapsindedir velî,
Mesut münâfık...
Mânâdan uzak insan, maddeperest ahâli,
Kafalar kırık...
Yoktur biraz düşünen, şu; bir acâib hâli,
Akıllar kaçık...
Merak batıya dâir, doğu çoktan eskimiş,
Ne iş; çılgınlık...
Eskilerde gözyaşı, dillerinde serzeniş,
Zor iş; yalnızlık...
Yirmidört saat gece, nerde güneşi gören,
Nerde aydınlık...
Yıldızlar kayıplarda, ay nûrsuz, sorma neden?
Her yer karanlık...
Terâziler hileli, uzaklarda adâlet,
Hesap karışık...
Ceza; güçlüye yasak, zayıflara müebbet,
Berat mezarlık...
Esirler her yerde kral, efendi kimse köle,
Yok ki; uyanık...
Yaklaştıkça en sona, artar, eksilmez çile,
Heyhat!... İnsanlık!...
Fiyatlar tavanlarda, hakîkat sudan ucuz,
Rûhlar satılık...
Etraf suyla çevrili, insan ölüyor susuz,
Deniz bulanık...
Göklerle yer bir olmuş, âlem daralmış gibi,
Gökyüzü basık...
Cüce devler dört yanda, güyâ savaş gâlibi,
Delice çığlık...
Medeniyet nâmına, medeniler harcanır,
Elbette yazık...
Yakındır, batının da, bir gün tahtı sallanır,
Devrilir kayık...
Perdeler garîb, mahzun, köşe başında küfür,
Sineler açık...
İdrâk yabancı lafız, can çekişir tefekkür,
Düşünce çarpık...
Edebsize bol prim, küstaha alkış, tufan,
Hayâlar batık...
Bir garip devirdeyiz, zaman yaman mı yaman,
Gözyaşı katık...
Azınlıklar çok olmuş, çoğunluklar yok olmuş,
Düzen karmaşık...
Hesap içre hesaplar, dostluklar unutulmuş,
Düşman barışık...
Yüzlerde binbir maske, çirkin dünya güzeli,
Yok ki tanıdık...
Kulluktan habersizin, kulakları küpeli,
Sözde çağdaşlık...
Güneş dünyaya küskün, yıldızlar göçer gider.
Uzakta ışık...
Elinde kibrit çöpü, nûra sırtını döner,
Korkuya lâyık...
Sevgili ağlar durur, sevilende zevk-sefâ,
Gönüller kaçık...
Aldatmak mârifettir ve deliliktir vefâ,
Vefâkar alık!...
Kaptan prangalanmış, dümen başında çoban,
Gemimiz yatık...
Domuz eti raflarda, kedi, köpekten kurban,
Bulunmaz azık...
İt başköşede, evler; hayvanâtın bahçesi,
Ocak samanlık...
Fakir ağlar kenarda, yazık, çıkmaz da sesi,
Şöyle birazcık...
Alkışlanır arsızlar, edebliler yuhlanır,
Terbiye saçık...
Ciddiyetten uzağı, yolda herkesler tanır,
Çoğunluk cıvık...
Saflık çoktan kaybolmuş ve sâfiyet buruşmuş,
Çocuk yılışık...
Aşk dahi kirletilmiş, rezillik aşk sunulmuş,
Aşık sırnaşık...
Kavuşmalar birer film, planları acemi.
Hani ayrılık...
Çeşit çeşit duygular, muhabbeti, özlemi,
Sözde doğallık...
Çirkinden yana zengin, güzelden yana fakir,
Genel dağarcık...
Uzaya evler kurmuş, hemen kaçacak zâhir,
Âlem daracık...
Tâcir işin erbabı, iflas etse de yapar,
Râb'la pazarlık...
Her gün bir başka Râbbe, başka İlâh'a tapar,
Görme tuhaflık...
Kelle başı üç kuruş, özürler para ile,
Aydın kirâlık...
Biraz düşünüversen, nasıl düştük bu hâle,
Çöker fenâlık...
Tasa; belâsız ömür, dertsiz tasasız hayat,
Mahzun adamlık...
Keyfeder ehli hevâ, ağlar dertzede zevât,
Adam idamlık...
Ukba uzak bir hâyal, bütün kaygı bu dünya,
Hayır ahmaklık...
Bu devirde ölçü bu, öyle gerekmiş güyâ,
Yaşa hodkâmlık...
"Hey insanlar!... Dinleyin!... Yarın ölüm-hesap var!..."
Diyen dayaklık...
"Gün bugündür azizim!... Hem bak yarına kadar!..."
Lafı alkışlık...
İman; garîb emanet, yol bulmada tek rehber;
İz bilmez mantık...
Şu yaşadıklarımız, çok önceden bir haber,
Muhbiri sâdık...
İnsan olan ağlamış, hem de yüksek perdeden,
Sineler yanık...
Yokluk epey sevinmiş, yarınları görmeden,
Utanmış varlık...
Her şeye rağmen ümit; yine varolmuş, neden;
Kapı aralık...