Yeryüzü konuşur kendi kendine bütün dillerde
ince mırıltılarla
atlaslar kayıp
Bir nehir tekrarlar dolaştığı her yeri
avcum sımsıkı tutar geceyi
dağılır suskunluğun geçtiği yüzüm
bütün dillerin bilmediği
bir sırtın sıvazlanışı
dönüp geldiğimde taş odalara
atlaslar kayıp
Ağızsız bir kedinin ruhu çizilmemiş
ağzı bozulmamış çocukların sokağında
Uzayıp u z a y ı p u z a y ı p
Giden bir yalnızlığın körpe kemikleri
Ufalanır karanlığımda
bir ağaca kurulan pusu gibi
ayıp
En gizli yerlerime dokunan hiçbir dil
söylemez ötekine
yürür bacaklarım kendi kendine
duyulur denizin ağladığı
kayıp
giden bir dilde
Yenilenir haritalar
kuş ölümleri
sular altında ısınır seğiren kalbim
dikenli teller gerilir uykusuna
Kıyılarımda duran her ince kara
tutulur bileklerim
En geniş zamanlarda
Atlaslar kayıp