Afyon sandığı boş kalınca, buram buram dilenir beyin
Örümcekler tırmanır üstüne. Ruh çökümü, hiçlik!..
Duyarsın kırılan düşlerin sesini, zangır
Zangır üşüdükçe daralır beden, büzüşür
Kesintiye uğrarsın, seni askıya alır hayat.
Kurumuş dere yalnızlığı, susamışlık, som bağımlılık
Devinir düş barınağı� Belleğini kazıyacağın yere, seğirttin
Bin çekimlik haz duyarsın bir çekişte, baldan tatlı
Çadır kurmayı düşlerken mutluluğa
İlaç gibi geldiğini sanırsın, çatladıkça imgeler
Ah ayrıntılar..!? Dalga dalga vurur yürek kıyılarına!..
Bedenselden ruhsala gömüldün, yüzün sevindi
Duyumsuyor musun, düşlükte ne kaldı?..
Nasıl olsa bağımlılar yazıyor ölümün önsözünü!..
İçine sinen seni, erkek gibi aldatır
Tekrar çağırır kırılan günün, geceler azar
Kendi izinde, yine derde düşersin çığlık çığlığa..!
Ayaza kesen göl kadar durgun gözlerin
Kanına tutunamaz strese kapılan ruhun
Savrulur kuyuya düşen çığlığın!..
İki zaman arası boşluk� Ölüme denk düşer uzayan çöl..!
Ecel elinde, iksire; bağımlı olduğun aşkına
Yalınayak, ölümü özlemiş gibi altın vuruşa koşarsın..!?
Gel çarem, yol göster hayat, süpürmesinler beni!..